Üstün yeteneklilerin eğitim ihtiyacı ya da bir ülkenin kalkınmış, gelişmiş, güçlü olması için eğitimin üstün yeteneklilere ihtiyacı farklı zamanlarda farklı birimlerde ele alınmıştır. Örneğin eski Yunan kent devletlerinin seçkin vatandaşlarına zamanın ünlü filozof öğretmenleri kendi seçtikleri yöntemlerle eğitim verirdi. Japon tarihinde soyluların çocukları arasından seçilen sağlam kişilikli ve yetenekli gençler somurai olarak yetiştirilirdi. Bize en yakın örnek dörtyüz yıldan uzun bir zaman Osmanlı imparatorluğunun yönetenlerin yetiştirildiği Enderun'dur. imparatorluğun Türk ve müslüman olmayan kesimlerden devşirilen güçlü, sağlıklı, yakışıklı ve zeki çocuklar son derece uzmanca düzenlenmiş bir dizi eğitim eleğinden geçirilerek devlet adamı, asker ve yönetici olarak yetiştirilmek-teydi. Günümüzde kitlelere ulaşan eğitim, karmaşık üretim-dağılım-tüketim ilişkilerinin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatılmış bireyler yaratmayı hedeflemektedir. Bir yandan hızlı ekonomik ve sosyal gelişme gereklerini yerine getirmeye çalışırken öte yandan artan nüfusun eğitim talebini karşılamaya çalışan eğitim sistemlerinin kritik rolünün ülkenin geleceğini belirlediği büyük ölçüde kabul görmektedir.
Eğitimimizin kalkınma hedeflerine ve buna bağlı olarak akademik ya da mesleki-teknik genel kitle eğitimine göre düzenlenmesi farklı ihtiyaç ve özellikteki grupların ihmal edilmesiyle sonuçlanmıştır. Nitekim okullaşma oranları karşılaştırıldığında özel eğitimdeki %2.5'luk oranın yükseköğretimdeki %9.3 (ya da açık öğretimle birlikte % 12)'lik orandan da düşük olduğu görülmekte dir. Eğitim fırsatlarından yararlanmada en talihsiz kesim özel eğitime ihtiyaç duyan temel eğitim çağı çocuklarıdır. Özel eğitim gören %2.5'luk öğrenci grubu kendi içinde gruplara ayrıldığında üstün zihinsel yeteneklilerin %0,0 okullaşma oranı ile rekor kırdığı gözlenmektedir. Bu istatistik iki biçimde yorumlanabilir:
- Ülkemizde üstün zihinsel yetenekli çocuk yoktur, dolayısıyla onların eğitimi gibi bir sorunumuz yoktur.
- Ülkemizdeki üstün zihinsel yetenekli çocuklara (genelde çağ nüfusunun %2'si yani yaklaşık 500.000 okul çağı çocuk) onların özel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik hiç bir sistematik eğitim faaliyetleri yoktur, dolayısıyla üstün zihinsel yeteneklilerin eğitim gibi çok ciddi bir sorunumuz vardır.
Biz, istatistik diline olan güvenimize, gözlemlerimize ve çocuklarımıza karşı duyduğumuz sorumluluk bilincine dayanarak ikinci seçeneğin doğruluğunu düşünüyoruz. Bu durumda ülkemizde bir özel eğitim sorunu olarak üstün zihinsel yeteneklilerin eğitimi konusunun aşağıda sunulan başlıklar altında incelenebileceğini belirtiyoruz.
Ancak önce üstün zihinsel yetenekliliğin kısa bir tanımı ile bu tanıma dayalı öğretimin ana özelliklerini özetlemeyi yararlı buluyoruz.. Üstün zihinsel yetenekli çocukların özeliklerini bir kategorik sınıflama ile değil, göreliliğe dayalı bir dereceleme ile ele almak yerinde olur. Kaba bir tanımla, bu tür çocuklar yaş gruplarındaki normal arkadaşlarından daha erken, daha çabuk daha iyi ve daha farklı biçimlerde öğrenen çocuklardır. Dolayısıyla bunlara sağlanacak eğitimin daha kısa zamana yayılması, daha zenginleştirilmiş ve iyi nitelikte olması ve öğretim/eğitim programlarının farklılaştırılması gerekmektedir. Öğrenme yaşantılarının farklılaştırılması Batı'da şu boyutlara indirgenmektedir.
- Zaman
- Kapsam
- Sıra düzen
- Derinlik
Eğer tüm eğitim ortamı öğrencinin özelliklerine yeteneklerine, ilgi ve isteğine göre bu boyutlarda esneyebilecek nitelikte ise, eğitimin hem formal öğretim hem de informal öğrenmeler açısından bireyselleştirildiği söylenebilir. Üstün yeteneklilerin eğitiminin en kritik noktalarından birisi genel gelişim alanları ve temel eğitimin gerektirdiği evrenselliğin yansıra, yaşatıların zaman/mekan/ihtiyaç odağına bireyselleştirilmesidir.
Füsun AKARSU