Üstün Yetenekli Çocuk Kimdir?

Efendim çok basit bir şey sorarak sunuma başlamak istiyorum. Çünkü ona göre sunumu yönlendirmem lazım. Sabah ki sunumu izleyenleriniz var mı içinizde? Evet gençler izlemiş bu vaziyette konu sizler için pekiştirme o zaman. Özür diliyorum. Çünkü üstün yetenekli çocuklarla ilgili bazı noktalarda aynı bilgileri tekrar paylaşmak söz konusu olacak. Çünkü ailelere de aynı duyguyu aktarmak durumundayız. Efendim ben prof. Ayşegül Ataman Gazi Üniversitesi Gazi eğitim Fakültesi Özel Eğitim bölümü başkanıyım.

1972 yılından beri üstün yetenekli ve üstün zekalı çocuklarla ilgili araştırmalar yapan ilk kişiyim. 1992’e kadar ki araştırmalara baktığımızda bir tek benim adımı görüyorsunuz. 1992’den sonra Bilim Sanat Merkezleri kurulmaya başlayınca genç arkadaşlarda hazır üstün yetenekli çocukların bulunduğu kurumlar ortaya çıkınca rahatlıkla araştırma yapmaya başladılar. Bu sene meslekteki 43. Yılım. 43 yıl içinde yoğun olarak üstün yetenekli çocukların tanılanmasında aileleri yönlendirmede aile rehberliği konularında bizzat çocuklarla birlikte çalışan bir akademisyenim. Bu bağlamda burada size sunacağım bilgilere büyük bir kısmı kendi deneyimlerimi de kapsayan hususlar olacak. Şimdi öncelikle üstün zekalı çocuklar kimdir? Ana babalar öğretmenler neler yapabilir? Konusunda sizi bilgilendirmeye çalışacağım. Daha sonrada sorularınız olursa o konuda elimden geldiği kadarıyla yardımcı olmak istiyorum. Şimdi üstün zekalı çocuklar kimdir diye baktığımızda burada bazı örnekler var. Sabahleyin de aynı örnekleri verdik. Gençler bunu biliyorlar. Burada 4- 5 tane çocuk var bir tanesi Leyla gördüğünüz gibi standartlaştırılmış zeka testinde 145 zeka bölümü elde etmiş ama okuldaki akademik derslerde ortalaması 80. İkincisi Sinan resim dersinde çok güzel heykeller yapmış, ancak akademik ağırlıklı derslerden kıl payı sınıfı geçiyor. Tarık matematikte sanki sihirbaz, çözemediği problem yok.

Ancak İngilizce sosyal bilgilerde yardıma ihtiyacı var. Rüya sınıftaki tüm çocukların akıl hocası. Her konuda arkadaşlarına rehberlik önderlik yapan bir lider. Pınar’sa müzik dersinde çok iyi. Bütün üflemeli çalgıları çalabiliyor. Saksafonda iyi ve akademik derslerde ortalaması 90. Elimizin altında örnekte 5 farklı çocuk portresi var. Bu çocukların ortak özellikleri nedir? diye baktığımızda bunların öncelikle hepsi çocuk. Demek ki öncelik vermemiz gereken nokta çocuk oluşu. Tüm çocuklar gibi temel gereksinimlerinin karşılanması gerekiyor. Bunların bu temel gereksinimleri ise sevgi, güven, disiplin, bakıp gözetilmek olarak özetlenebilir. Yani tüm çocuklara vermiş olduğumuz bu özelliklere üstün zekalı çocuklara verilmesi lazım.

Bunu vurgulamadaki temel amacım; çocuğa üstün yetenekli tanısı konulduysa daha çok o çocukların evde patron oldukları gözlüyoruz. Çocuk şahi aile tiplerinde bu ailelerde daha yaygın olduğunu gözlemliyoruz. Çocuk kararları veriyor, her şeyi yapılmasının nasıl olacağına karar veriyor. Çocuk evi yöneten kişi oluyor nerdeyse ama bizim de istediğimiz ana babanın rollerini üstelenerek çocuklarına sevgi, güven ve disiplinle bakıp gözetmek işlerini hakkiyle yapmaları. Bu çocukların bazıları üstün zekalıları, bazısı üstün yetenekli ve bazısı ise parlak çocuk. Şimdi üstün zekalı, üstün yetenekli ve parlak diye üç tane çocuk grubu oluşturdum. Bu çocuklardan en son okumuş olduğum hem müzikte hem matematikte hem ortalamada yüksek olan kız çocuğumuz hatırlarsanız üstün zekalı bir çocuk. Hem bütün alanlarda ortalamanın üstünde ama bir tanesi var sadece resimde iyi. Bir tane var parlak çocuk. Parlak çocuk ve üstün zekalı çocuk arasında temel bir fark var. Parlak çocuk öğretmenlerinin gözbebeği olan çocuktur. Sınıfta soru sorulduğu zaman cevap veren çocuktur. Ödevlerini muntazam yapan çocuktur. Öğretmenin beğendiği çocuktur. Herhangi bir problem çıkarmaz. Ödevleri günü güne yapan ön sırada oturan ilgili görünür. Üstün zekalı çocuk ise soru soran çocuktur.

Soruya cevap veren değil. Soru soran ve baş belası çocuktur. Öğretmeni köşeye sıkıştırmaya çalışır. Ödev yapmaktan pek hoşlanmaz. O zaman parlak çocuk ve üstün zekalı çocuk iki ayrı uç grup ortadaki de üstün yetenek. Şimdi yetenek zekayı kapsayan bir alandır. Çünkü üstün zekalılığın oranı oldukça azdır. %2 civarında ama üstün yetenekli grubu dediğimizde bunu % 4 %5’lere çıkartmamız mümkün. Resim, müzik, matematik ve sözel alanların bir iki tanesinde akranlarından iki üç yaş ileride gelişen çocuklar ama bazıları akranlarıyla aynı alanda gelişen bazılarında da destek gerektiren çocuklardır üstün yetenekli çocuklar.

Hepsinde 4/ 4’lük olmazlar. Üstün zekalı çocuklar hem yaratılıcılıkta hem de kendini konuya adayan, genel zeka alanlarının hepsinde minimum iki yaş ileride olan çocuklardır. Tümünü koyarsanız bu olması gereken düzeyin 4 yaşa kadar çıktığını görürüz. Parlak çocuksa hepimizin sevdiği sevimli, bir iki derste parlak olan, kapasitesi ortalamanın biraz üstünde olan, her şeyi 4/ 4’lük istendiği biçimde yapan kolay bir çocuktur. Şimdi bazı üstün zekalıların özelliklerini belirtmekte yarar var. Çünkü üstün yetenekliler okuduğumuz zaman kaynaklarda erken konuşurlar, sözcük dağarcıkları şöyle olur: okumayı erken sökerler gibi bilgilere ulaşmaktayız. Ancak bazı üstünler bu özellikleri göstermezler, örneğin: Albert Einstein 4 yaşında konuşmuş, 7 yaşında da okumuş. Ama Albert Einstein’ın düzeyinde bir üstün zekalı çocuk yakalamak istersek aynı yaş grubunda bir milyon çocuk taramamız gerekir. Bunun yanı sıra, Albert Einstein okuma güçlüğü olan birisidir yani disleksiyalıdır. Beethoven bildiğiniz gibi müzik öğretmeni tarafından ümitsiz vaka denilen bir kişidir. Ama Beethoven ünlü dokuzuncu senfonisini bestelerken total sağırdır. Hiç duyamamaktadır. Tınıları algılayabilmek için piyanonun vurgularını anlamak için piyanosunun ayaklarını kesmiştir. Kulağını oraya dayayarak bestesini yapmıştır.

Eserde vurmalıların çok olmasının sebebi kendisinin sağır olmasıdır. Resitalini verdiğinde alkışları duyamamıştır. Omzuna dokunmuşlar, sahneden yüzünü dinleyicilere çevirmişler ve böylece eserin beğenildiği fark etmiştir. Tolstoy Rus edebiyatının en ünlü yazarıdır. Başarısızlık nedeniyle okulu bırakmıştır. Walt Disney çizgi filmleri çizgi kahramanları, bize armağan eden kişidir. İyi fikirleri olmadığı için çalıştığı gazeteden kovulmuştur. Walt Disney, aynı zamanda bu alanın babası kabul ettiğimiz. Terman’ın 30 yılık dikey genetik çalışmasının deneklerinden biridir. 140 zeka bölümünün üstünde zekası vardır. 1930’lardaki ekonomik kriz nedeniyle Walt Disney okuyamamıştır. Hayata atılmak zorunda kalmıştır. Abraham Lincoln yüzbaşı olarak katıldığı savaştan er olarak terhis olmuştur. Bu da büyük bir başarı tabii herkes beceremez bu işi Winston Churchill 6. Sınıf tekrarına kalmıştır.

Edison’un öğretmeni onu hiçbir şey öğrenemeyecek kadar aptal bulmuş bunun sonucu olarak annesi onu evde eğitmiştir. ve Edison ampulü bulmak için 1000 kez deney yapmıştır. 1000’den fazla deneylerden sonra ampulü yakalamıştır. Bu da üstün yeteneğin azmin, vazgeçmemenin kendini bir işe adamanın örneği olarak gösterilebilir. Warner Von Braun bir Alman fizikçisidir. 9. Sınıfta cebirden kalmıştır. 2. Dünya Savaşında v8 bombalarını desenleyen fizikçilerden biridir. Aynı zamanda aya giden uzay aracının projesini oluşturan kişidir. Kendisi de oldukça üstün yetenekli birisidir. Üstün zekanın sıklığı nedir? Biraz öncede söylediğim zihinsel gelişimi akranlarına göre iki zeka yaşı ileride olan bir çocuğa gelişi güzel seçilmiş yüz çocuk arasında bir taneye rastlanır. İki zeka yaşı daha yukarı düzeyler içinde Einstein örneğinde olduğu gibi, bir milyon çocuk taramak gerekir. 1 tanesinin eğitim kapsamı dışında kalması hem ülke hem insanlık için büyük kayıptır. Bilmemiz gereken bu sayıları az bir ülkeyi a noktasında b noktasına getiren üstün zekalılar, sizin benim gibi sıradan insanlar değil biz ancak onların takipçileri olabiliriz. Eğer onları eğitmezsek ülke çok şey kaybeder. Ve hala kaybetmeye devam ediyor. Ne oluyor bunlara? Bizdekiler beyin göçü olarak gelişmiş ülkelere gidiyorlar.

Amerika da Stanford Üniversitesinde oldukça fazla Türk bilim insanı var. Bütün üniversitelerde Türk insanı var. Amerika’dakiler Avrupa’ya yolladıklarımızdan farklı yetişmiş olanlar Avrupa’ya göç gönderdik insan gücü olarak gönderdik. İş gücü olarak gönderdik. Ama ABD ye gidenler, bunlar beyin göçü. Bu göçe konu olan insanlar kimin kaybı? Türkiye’nin kaybı oldu. Ama insani açıdan bakarsak insanlık için uygun olan yerde mutlu oldukları yerde çalışıyorlar diyebiliriz ama hedef bu ülkede mutlu olsunlar burada çalışsınlar temel hedefimiz bu olmalı. Zekaya ilişkin geçerli görüşler var. Bir defa eskiden zekanın doğuştan geldiğini sabit olduğunu değişmez olduğunu kabul ediyorduk biz. Bir insan ya zekidir ya değildir. Zekiyse zekidir. Değilse değildir. Ne yaparsanız yapın bunu değiştiremezsiniz.

Zeka her işe yarayan limon gibi bir güçtür. Matematiğin iyiyse Türkçen de iyidir. Resmin de iyi olacak diğer derslerinde iyi olacak ama artık zekayla ilgili bu görüşler bitti ve de diyoruz ki her insan kendi zekasını geliştirme yeteneğine sahiptir. Bunlar Howard Gardner’in çoklu zekayı açıklarken belirttiği temel görüşlerdir. Demek ki biz kendi zekamızı geliştirme ve ilerletme yeteneğine sahibiz. Yaşımız ne olursa olsun. Bu yani eyvah ilk öğretimi kaçırdık, çocuğun zekası belirlenemedi, hapı yuttuk? Bu çocuğa bir şey yapamayacak mıyız? Hayır.

Zekasını ve yetenek alanlarını özellikle 60 yaşından sonra keşfettiğimiz dolu insan var. Emeklilikte resme yönelenler el işlerine yönelenler yeni dil öğrenmeye yönelenler bunlar hep değişik zeka alanları yetenek alanlarını geliştiren ve pekiştiren kişiler, zeka sadece geliştirilmekle kalmıyor. Başkalarına da nasıl geliştirebileceği öğretebiliyor. O zaman ben size müzik zekanızı, sözel zekanızı geliştiren program uygulayabilirim. O zekanızı geliştirebilirim. Ben sizin sözel zekanızı geliştirip Toystoy yapamam. Yaşar Kemal yapamam, ama ben size çok iyi kitap okuyan, çok iyi kendini ifade eden, çok iyi eserlerden zevk alan bir kişi haline getirebilirim. Kendinizi ifade edecek yazılar hazırlayabilmenizi sağlayabilirim. Daha önce fark etmediğiniz bir özellik, ama bazı çocuklar var ki üç yaşından dört yaşından itibaren sözel dilsel yetenekte kendini çok iyi geliştirmiş çok erken okumayı sökmüş çok üst düzeyde kitap okuyan onların doğal yeteneklerini daha yukarı çıkarmam mümkün.

Zeka insandaki beyin ve zihin sisteminin birbirleriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkan çok yönlü bir olgudur. Zeka çok yönlülük göstermesine karşın kendi içinde bir bütündür. Hepsi birden ahenk içinde çalışırlar, her insan çeşitli zeka alanlarının tümüne sahiptir ki 8 zeka alanı var. Burada hepimizde bunun hepsi var. Kimimiz de az kimimizde çok. Önemli olan, çok olanı gidebildiği yere kadar götürmek. Az olanı da belli bir düzeye çıkarmak. Yani belli bir eğitimle olağan bir kişiyi üstün yetenekli yapamam. Zihin engelliyi normal yapamam. Ama oldukları kapasite içinde en üst düzeye çıkartma şansına sahibim. Yeni yaklaşımlarla çeşitli zeka alanları genellikle bir arada belli bir uyum içinde çalışır.

Müzik, ritim zekayla sözel dilsel zeka bir arada çalışır. Sözel dilsel alanı gelişmiş olanın müzik ritim zekası gelişkindir. Daha çok zihinsel girdilerle öğrenilir. Ve hepimiz bir dizi güç oranında zeki olmanın birçok yolunu bulabiliriz. Belki biz de yaşımıza başımıza bakmadan istersek zeki olabiliyoruz. Yani aptalları oynamamıza gerek yok. Hepimizin belli bir kapasitesi var.

Üstün zekalığın doğasını anlamak için şunu söyleyebilirim: temelde herkes tarafından benimsenmiş kişilik ve zihinsel nitelikler için bir ortak yaklaşım ve tanım bulunmamaktadır. Ben hangi pencereden bakıyorsam o pencereye göre tanımlama yapabilirim. Ama ana baba öğretmenlerin kafalarını karıştıran bir yığın sorunlar var. Onların üzerinde duracağım. Bunlarla ilgili şehir efsaneleri var. Bunların hiçbiri gerçek değil.

  1. Üstün zekalı çocuk farklı olduklarını fark etmezler. Hayır fark ederler hem de çok erken yolda fark ederler.
  2. Yardım almaksızın kendi yollarını bulurlar. Hayır bulamazlar. Bunu söyleyen Elitist bir yaklaşım üstün yeteneklere özel eğitim vermek istemeyen, bundan kaçınan politikacılar ve orta düzeyde zekaya sahip kişilerin oluşturduğu bir politik görüş. Bu görüşün altında ”Zaten üstünler, bir de özel eğitim verip başımıza bela mı olsunlar” mantığı yatmaktadır. Mutlaka yardım edilmesi lazım.
  3. Disiplin etmek diğer çocuklara göre daha zordur “ha ben babayım dediğim olacak" derseniz zor, ama baba olarak değil de o kural için neden konulduğunu açıklarsanız mantıksal biçimde disipline etmek kolaydır.
  4. Evde misafir gibi değil de bir birey gibi algılarsanız disipline etmek kolaydır. Ben görüyorum okula başlayacak 60-72 ayda neleri yapıyor diyorum.( 4+4+4 geldi ya 60 aylıklar artık okula başlayacak.) Yemeğini yer mi diyorum. Çocuk okuyor yazıyor da kendi başına yemez. Ben besliyorum niye siz besliyorsunuz? Ee etrafa dökülmesin. Birde işe gideceğim biran önce yemeğini yesin diye. Çocuklar okula gitmiş elini bağlıyor annesinin gelip beslemesini bekliyor. Üstünü başını kendisi giyinir mi diyorum. İşte işimiz acele ben acele acele giydiriyorum. Giymeye ne gerek var. Misafir muamelesi görüyor. Kraliçe muamelesi görüyor. Dediği olsun diye kıyafetini giydiremiyorum diyor. Yaz günü kışlık giyiyor kış günü yazlık giyiyor diyor. Ben bunu yerim ben şunu yemem diyor. Peki ne yapıyorsunuz? Valla ne yapacağımı şaşırdım diyor. Peki kontrol sizin elinizde mi ? Hayır çocuğun elinde. Çünkü disipline etmeyi bilmiyorsunuz. Diyorum ki üç seçenek sunuyorsunuz. Üç seçenek içinden özgür iradesiyle seçiyor. Seçeneği siz sunuyorsunuz. Bu kıyafet, bu kıyafet ya da bu kıyafet. Hayır bunları giyebiliyorsa giyemezse sen bilirsin bitti. Kesin ve kararlı olmak gerekir.
  5. Bunun dışında onları sürekli meşgul etmek gerekir. Yoksa tembel olurlar. Ne olur artık çocukları çok meşgul etmeyin. Çocuklar çocukluklarını yaşasınlar. Bir gün matematik dersi bir fizik dersi bir gün bilmem ne dersi dershane öğretmen, öğretmen aktivite. Bugün tenis oynayacak yarın basketbol oynar. Öbür gün Fransızca dersi alacak. Lütfen bunlar çocuk. Bırakında sokakta koşsunlar düşsünler dizlerini yaralasınlar meşgul etmek değil. Onları bir biçimde çocukluklarında kazanmaları gereken ve tüm öğrenmelerin temeli olan deneyimlerden mahrum etmeyiniz. Onu iyi duyduğunuzu belli ediniz, onları dinleyiniz onları da yönlendirmek ve geliştirmek gerekiyor.

2018 | ustun-yetenekli-cocuklar | KüçükTüm akademik alanlarda fiziksel toplumsal, duygusal açılardan eşit gelişim hayır eşit gelişmiyorlar. En hızlı geliştikleri alan, bilişsel alan. Duygusal açıdan daha geriden geliyorlar. Bencil olanları oldukça çok.  Her şey etraflarında dönsün istiyorlar. Fiziksel açıdan her çeşit yapıda oluyorlar ama Terman araştırması grup olarak daha yapılı daha güzel daha iri yarı olduklarını doğum ağırlıklarının fazla olduğu söylüyor grup olarak normallerle kıyaslandığında. Benim doçentlik tezimde de öyle çıktı. Normallerle kıyaslandığın da daha üste yer alıyorlar. Obez de olurlar gözlüklü de olur, dünya güzeli de olurlar çirkinde olurlar yani, her çeşit fiziksel yapıda olurlar. Bunlara ek olarak, sadece her eşit fiziksel yapıda değil engel grubunda da olabilirler görme engellide olabilirler işitme engellide olabilirler ama çok üstün zekaya sahip olabilirler. Eşref armağanı duymuşsunuzdur hepiniz Eşref Armağan doğuştan total görmeyen birisidir. Üzerinde artık nöroloji kitabı yazılmaya başlandı. Görmeyen bir kişinin prespektif algısını yağlı boyada elleriyle dokunarak nasıl yaptığına ilişkin olağanüstü resimler yapan bir sanatçı. Renk yok rengi bilmiyor biçim bilmiyor ama o kadar güzel manzara resmi yapıyor ki inanılmaz.

Üstün zekalı çocukla yaşamak zor. Her çocuk özel bunu biliyoruz. Ancak üstün zekalı çocuk diğer üstün zekalı çocuklarla bazı ortak özellikleri paylaşırlar. Farklı biçimde öğrenir, farklı biçimde davranır, akranlarından farklı biçimde tepki koyar bu nedenle üstün zekalı çocukların ortak özelliklerini bilmek gerekiyor ve üstün zekalı çocukların o kadar çok özellikleri var ki bazen bu onların başına bela oluyor. Bunlarla nasıl baş etmek gerektiğini üzerinde duracağız.

Ana babaların zorlandığı özellikleri şöylece belirledim. Kaynaklardan, kendi gözlemlerimden ve gelen vakalardan belirlediğim sorun olma olasılığı yüksek özellikleri şunlardır. Soruları ile sizi çıldırtıyor mu? Sizin unutmak istediklerinizi hatırlatıyor mu? 4sene önce olan bir şeyi size pat diye hatırlatıyor mu? Kelime haznesini kendisinden daha büyük mü? iki yaşında ama 15 yaşındakinin kelimelerine sahip mi? Kendi akranlarından çok yetişkinlerle mi arkadaşlık yapıyor? Sınırlarını zorluyor cevaplarına hayır kabul etmiyor avukat gibi görüşlerini savunuyor mu? İlgi alanlarının çeşitliliği ve yoğunluğu. Bunlar ana babaları zorlayan özellikleri peki bunların sorun olma özellikleri ne? Sonu gelmeyen sorular, neden? Niçin? Nasıl? Niye? Nerede? Ne olmuş? Kim demiş.. 3yaşında tanrı var mı? varsa nerede? her şeyi yarattıysa onu kim yarattı? hiç yaratılmadan var olmak ne demek??? Annelerin en çok bunalıp bana geldikleri temel konu. Ne zaman ne olduğunu hatırlamak ve erken öğrenmek ve öyle bir erken öğrenmek ki anne karnında başlıyor bu. 7aydan itibaren işitme kanalı ile dil öğrenmeye açık oluyorlar. Annenin kalp atışlarını duydukları için doğduklarında annelerinin kalp atışlarını duydukları duyduklarında sakinleşiyorlar. Anne sesi ile sakinleşiyorlar. Dil öğrenen çocuklarla karşılaşıyoruz. Anne karnından itibaren o zaman 7 aydan itibaren tüm duyu kanallarıyla öğrenmeye hazır vaziyettedir. Eş zamanlı olmayan gelişmeleri var.

Motor becerilerinde farklılıkları var. Nedenleri ve kuralları sorgulama var. Niye yapmayacağını, bunun açıklamanız lazım. Büyük bir mizah anlayışı var. Espri yapar ve esprisine yanıt alamazsa üzülürler. Hızlı derinlemesine öğreniyorlar. Örneğin,9 yaşında geliyor çocuk bana, oturup konuşuyoruz. İlgi alanı, kara delikler 9yasındaki bir çocuğun kara deliklerle ilgilenmesi oldukça üst düzeyde bir ilgi alanı olduğunun göstergesidir.

Aşırı duyarlılar, Somali’de ki açlıktan savaştan Van da ki depremden etkilenen çocuklardır bunlar. Sokak kedilerinin aç kalmasından etkileniyorlar yiyeceklerini saklayıp onlara vermek istiyorlar savaşları sorguluyorlar, fakirliği sorguluyorlar. Bir tanesi dedi ki’’ ben fakirliği ortadan kaldıracak bir formül biliyorum öğretmenim’’ Neymiş o fikrin dedim ‘ ’parayı ortadan kaldırırsanız fakirlik ortadan kalkar eşyaları takas edelime” dedi. Bir diğer çocukla şunları yaşadım: 9 yaşında erkek bir çocuk: Ankara dışında oturuyorlar ve servisle gidip geliyor, servistekiler sorduğu sorulardan artık baygınlık geçiriyorlarmış, çocuğun annesine “Allah aşkına bunu birilerine götür bir şeyler yapsın. Ona birinci görev olarak servisle giderken geçen arabaları tek numara çift numara ayırarak kaydetmeyi verdim. Sonra bunları cinslerine göre modellerine göre ayırmasını söyledim. Sorgulamasını azaltmak için, gözlenmesi lazım. Bir gün geldi dedi ki “ öğretmenim arabalara bakarken ben bir şey keşfettim” nedir dedim “ trafik kazaları daha çok yolların kenarlarında ki babalara çarparak oluyor” dedi. Evet dedim aşırı hızdan “ben buna bir çözüm formülü buldum” dedi. “Ölüm oranını düşürmek için, ( Bunu konuştuğumuzda 4.sınıfta yanı çokta öyle ergen düzeyinde değil) .Ne yapacaksın dedim. “Hani sağa sola atılmış çevre kirliliği yapan lastikler var ya araba lastikleri, O araba lastiklerini babalar şeklinde yol kenarına koyup kenarlara araba hızlı bir biçimde çarptığında onun itme gücüyle içerdeki zedelenme oranını düşürür” dedi. Ama bu çok güzel bir proje sen bunu çiz istersen dedim.
Şimdi projeler geliştirirler ve de çok fazla soru sorarlar.

Erken okuma, 43 yılda iki tane vak’a gördüm. Biri 22 aylık biri ise de 20 aylık okumayı söken ağzında memesi, poposunda beziyle geldi yanıma. Konuşmadan daha hızlı okuma becerisini geliştirmiş. Baba ekmekli oldu çocuğunu büyütüyor, annede çalışıyor. İletişim becerilerinde üst ve hızlı bir gelişim tüm alanlarda erken gelişim ve yetişkinlerde arkadaşlık gençler çok güzel gelip sohbet ediyorlar. Onları dinliyorum. Çünkü dinlemek gerekiyor. Sonra, etkinlikler yoluyla öğreniyorlar. Bol bol sınanma yolunu kullananlar var. Evde her şeyleri birbirleriyle karşılaştırırlar ve yeni maddeler yapmaya çalışırlar.

Bellekleri çok güçlü ve hiç unutmazlar. Siz unutmaya kalksanız da o size devamlı hatırlatır. Senkronize olmayan bir gelişimleri var. Ve doğru olduğunu düşündükleri her şeyi savunurlar. Devamlı bir avukatla yaşamak durumundasınız. Risk almaktan çekinmezler güçlü mizah duyguları vardır. Espriyi hemen kavrar, kendisi de espri yapar yaptıkları espriye gülmezseniz bir daha size espri yapmazlar. Derinlemesine öğrenir zihinsel gelişmene uygun fiziksel aktiviteler öğrenir yoğun odaklanma sorunları gözlenebilir. Dağınıklık söz konusudur. Erken okuma ve iletişim becerileri bunlarda çok gelişmiştir. Açıkladığımız özellikleri açısından kendilerini nasıl algılıyorlar diye sorguladığımızda, diyorlar ki “üstün zeka bireyin diğer arkadaşlarından yabancılaşmasına neden oluyor. Dışlanıyoruz, biz azınlık grubu gibi kalıyoruz. Bize karşı üstün zekalılık bir yaratıcılıktır. Bunun farkındalar ve ürünleri ortaya koymak için bol miktarda çalışma yapıyorlar. Herkesle bir doğal yetenek olduğunun farkındalar. Azınlıkta onun için kendilerini görüyorlar.'’” Bu bir seçme durumudur. İlgi alanlarını görüyorlar ve alan seçmek için maymun iştahlılığa varacak tarzda değişik değişik ilgi alanları geliştiriyorlar. Üç gün keman çalışıyor, beş gün gitar çalıyor, bir miktar kitap okuyor bir miktar deneme yapıyor ve kendilerini topluma karışı sorumlu hissediyorlar. Sorumluluk almak istiyorlar. Ve “üstün zekanın onları güdülediğini” söylüyorlar. Üstün zekalılık bireyde iç baskı oluşturuyor. Çocukların ifadesi bu Öğrenmek için yanıp tutuşan bir istekleri var. Ve kendileri için standartlar oluşturmak zorundalar. Kendisine ait sorumlulukları var.

Akran baskısı hissediyorlar. Ben öğrencilik dönemimde çok acımasızca arkadaşlarımdan çok çalışanları kitabının arasına ot koyarak “inek” gibi olduklarını hatırlatmaya çabalardım. Hepimiz yaptık demiyorum ama çoğumuz yaptık diyebilirim. Herkesi suçlamama gerek yok. Ama bir baskı oluşturuyorsunuz. Ve bununla nasıl baş etmesi gerektiğini öğrenmesi gerekiyor. Baş etmek zorunda çünkü onu hep öne çıkartması bu toplumda mümkün değil. Çünkü toplumumuz ortalama üzerine kurulmuş bir toplumdur. Ve de eğitim sistemimiz ortalama ve ortalama altındaki çocukları yukarıya ittirmek üzere planlanmıştır. Üstün yetenekli üstün zekalı çocuklar için düzenlememiz oldukça sınırlıdır. Sizin için güç çocuk bunlar, kolay değil. Her çocuk güçtür, yani üstün zekalıları yetiştirmek güçte olağanlar kolay mı? Hayır. Ama akranlarından farklı olarak daha fazla her şeyin farkında olan çocuk bunlar. Zeki ve sebatkar kolaylıkla yoğun bir kişi. Ana babaların üstünden gelmesi gereken fazla sayıda problemlerle karşılaşması olası. Bu olası problemlerden bazıları üzerinde durmak isterim.

  1. En başta gelecek olan olası problem çocuğun güçlü olduğu özellik alanlarında ortaya çıkabiliyor.
  2. Olarak çocuk yetiştirme biçimleri önem taşıyor. Örnek olarak çocuğun güçlü ancak problem yapabileceği özellikleri ele alıyoruz. Yaşının çok üstünde kavrama yeteneği var. Sınıf arkadaşlarının muhakeme yeteneğini aptalca bulmalarına neden oluyor. 9 yaşındaki kara delikle ilgilenen çocuk geldiğinde dedi ki öğretmenim “bunların hepsi aptal” dedi. Daha ses nedir ışık nedir bilmiyorlar dedi. Öğretmene saçma sapan sorular soruyorlar dedi. Tüm konuları hazmetmiş ve kara deliklere gelmiş arkadaşlık yapmaktan kaçınıyor. Onun için diğer arkadaşları ve yetişkinler de çocuğa geveze, ağzı kalabalık diyor. “Üf yeter artık ne kadar çok sordun, ne kadar konuştun ” çok fazla ailelerin kullandığı bir ifade biçimine geliyor. Çocuk akranlarından olan arkadaşlarını kaybetmeye başlıyor. O Kara deliklerle ilgilenen çocuğa dedim ki sabahleyin de söyledim “bak arkadaşların çok ilginç soruyormuş gibi rol yapacaksın.

Öğretmen İngilizce bir kelime söylediğinde on tane zıt on beş tane benzer karşılıklı bulmayacaksın sene sonunda arkadaşlarımla ilişkilerin iyi gittiğinde ben sana Asimov’un bir kitabını vereceğim”. Çünkü Asimov’a bayılıyordu. Bir de fizik laboratuarında deney yaptıracağım dedim. Peki öğretmenim dedi biz bu konuşmayı ekim kasım gibi yaptık. Gitti sene sonu geldi. “Öğretmenim dediğini yaptım.” Sanki çok ilginç soruyorlarmış gibi rol yaptım beni de oyunlarına kattılar Goddo’yu beklerken oynadık bende rol aldım.” Ağaç rolümüymüş neymiş replik söyletememişler ama birlikte sahneye çıkmışlar aferin, seni kutluyorum dedim. Asimov’un kitabını verdim. Elinden tuttum Gazi Eğitiminin dekanıyım o zaman, yardımcımda fizik profesörü çağırdım “Bu öğrenci ile gidip laboratuarda deney yapıyorsunuz”. Böylece ödülünü almış oldu. Onun için mutlaka ve mutlaka arkadaşlarınca kabul etmenin yollarını ana baba öğretmenler olarak bulmamız lazım. Nasıl bir adada tek başlarına yaşamaları olası değilse üstün yetenekli çocuklar için ayrı bir toplum oluşturma şansımız yok. Onları ayrı bir yere koyamıyoruz.

Yaşına göre çok üst düzey sözcük dağarcığı var. Bunların yaşlarının çok üstündeki sözcükleri kullanmaları   arkadaşlarınca ne dediğinin anlaşılmamasına neden olabiliyor. Eski terim kullanabiliyorlar çok konuştuğu için de diğer arkadaşlarına konuşma fırsatı tanımıyorlar. Bunun sonucu olarak diğer çocuklar üstün zekalı çocuğu kendi kendini beğenmiş olarak adlandırıyorlar. Dışlanıyorlar ve yalnızlığa itiyorlar. Bu da onlarda uyum sorunu olarak diğer bir problem alanı ile karşımıza çıkartıyor. Yaratıcı düşünüyorlar. Öğretmenimin anlattığı biçimde değil kendine has bir biçimde problemleri çözüyor. Bir öğrencimiz 2. Sınıfta geldi. 7-8 haneli rakamlarla toplama çıkarma işlemi yapıyor. Matematikte çok hızlı gidiyor biz ona dedik ki çok güzel aferin. Sonuçlar doğru ama matematik sistemini bilmen lazım. Onun için lütfen sınıfta matematik biliyor dahi olsan toplamayı eldenin öbür tarafa nasıl aktarıldığını öğrenmen lazım. Reddetti, reddetti, reddetti , reddetti. Lise sona geldiğinde matematikte kendi kafasında yapmış olduğu yaratıcı problem çözme temel stratejiyi bilmediği için sorun olarak karşısına çıktı. Matematikten ders almak zorunda kaldı. Temel öğrenmeleri çocuğun mutlaka kazanması gerekir. Kendi kafasına göre işlem yapanların hakikaten öğrenilmesi gereken sistematiğe uygun olup olmadığının kontrol edilmesi lazım. Bir tanesi de noterden tasdikli belge getirdi.  

Orijinal bir düşünce sistemidir matematikte şöyle bir yol bulunmuştur diye. Hocam ben matematik problemleri böyle çözüyorum dedi. Hoşta yani noter nerden bilecek bunun orijinal olduğunu sen orada problemi çözdün o da tasdik etti. Bunu matematik profesörlerine gösterelim. Hakikaten bu problemler böyle çözülür mü ? ondan sonra sen ona göre yaparsın ama genelde çözülme sistematiğine uygun yapmazsan sınavda başarılı olamazsın. Üniversite sınavı dediğin bir şey var. Beş gün sonra bir başkası geldi. dedi ki ben bırakıyorum dedi neyi okumayı, anne baba panik halindeydi. İkisi de akademisyen lise 1 de. Niye bırakıyorsun? dedim. Bu ne ya dedi aynı şeyi 5. Sınıftan beri tekrarlayıp tekrarlayıp duruyoruz. Hiçbir şey öğretmediler bana dedi. Üstüne bir konu koyuyorlar. Üstüne bir konu koyuyorlar. Bir sene ben böyle aptal bir programda okumak istemiyorum. bırakıyorum okulu dedi. Haklısın bırak dedim. Anne baba dedi ki hocam ne diyorsunuz? size getirdik medet ummaya siz dediniz ki çocuğa bırak. Sana bir teklifim var dedim. “Efendim öğretmenim’’ dedi. Açık liseyi biliyor musun dedim. Yok dedi. Bak dedim sistemde açık lise diye bir şey var sen lise programını kendi hızınla istediğin sene bitirebilirsin ondan sonrada istediğin üniversitede okursun. “Bak bu güzelmiş” dedi. Bir buçuk sene de açık liseyi bitirdi. Diplomasını aldı yurtdışından burs aldı matematik konusunda Doktora yaptı yaratıcı düşünüyor. Bu çocukları öğretmenler tehdit olarak görüyorlar kendilerine. Köşeye kendilerini sıkıştırmak isteyen birisi olarak görüyorlar. Saygısız olarak görüyorlar ve disiplin olayı olarak karşımıza çıkıyor. Çok hızlı düşünüyorlar rutin ödevler, görevlerden çabuk sıkılıyorlar. Görevi de tamamlamıyorlar.

Sabahleyin örnek verdim bir sayfa yazı vermiş öğretmen. Öğrenci birinci satıra yazmış şöyle bir çizgi çizmiş. En alt satıra inmiş defterin sonuna oraya da bir satır yazmış. Arası ne oldu? dedik ee ben biliyorum bu kadar yazmama gerek yok. İşte birinci sayfa yaptım ben bunu dedi mantıksal olarak doğru bir sayfa yapmış. Bunları sevmiyorlar bir tarafta görevin başından fırlayarak kalkıp sınıf içinde sağ sola doğru dolaşarak başka meşguliyet arayabiliyor.

Çünkü program çok hoşuna gitmiyor. Öğretmen de öğrencide dikkat eksikliği var derslere katılmayan olumsuz problem davranışlar olan bir öğrenci olarak ele alıyor. Ve arkadaşlarına da kötü etki yaptığı sonuçlarına varıyor. Disiplin olayı olarak karşımıza çıkıyor.

Çok hızlı düşündüğü için her şeyle ilgilendiği için ilgisi kolaylıkla başka yöne kayar ve hiçbir şey tamamlanamaz. Büyük bir engel ve de ileride projeleri tamamlamama tehlikesiyle karşı karşıya kalırız. Yüksek enerjili çocuk dikkat eksiliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı koymak riski fazla yanlış tanımlanabilirler. Bunun sonucu ilaç verirler. İlaçla çocuğun enerjisine ve kendisini toparlamaya çalışırlar. Odaklamamanın çok güçlü oluşu da problem yaratıyor. Düşük not alabiliyorlar. Ayrıntıya takılır bir sonraki basamağa geçemez. İlla önce ayrıntıyı yapması lazım. Projenin teslim süresi geçer. Bir türlü bu proje ödevini bitiremiyor neticede düşük not alma tehlikesi var.

Yetişkin düzeyde düşünme becerisi nedeniyle ortama göre davranamama söz konusu olabilir. Hem arkadaşları hem de diğer yetişkinler çocuğun kaba düşüncesiz biri olduğu sonucuna varabilirler. Bazı olayları kamufle etmek isteriz ya, o bunu yapmaz işte. Pat diye size söyler. Size söyleyince de kötü durumda kalırsınız. Peki böyle bir çocuk nasıl yetişecek? her ortamda gelişemez bunu bilin. Bir defa uygun ortamlar sağlanması ana babalara düşen bir görev. Ana babalar öncelikle çocuğa zaman ayırmalıdır diyoruz. Yaşadıkları yaşamın tümünü onunla paylaşmak ve onu dışlamamalıdır diyoruz. Tüm gelişimini gözlemlemeli ve belli özelliklerini mutlaka kayıt altına almalıdır diyoruz. Siz de çocuklarınızı getirdiğiniz zaman en önemli veri kaynağı sizlersiniz. Lütfen çocuğunuzun doğumundan itibaren bütün aşamaları sistematik bir biçimde kayıt altına alın. Çocuk özellikle yardım istediğinde mutlaka bunu sağlanması lazım. En iyi çocuk yetiştirme biçimi var mı? var. Güvenilir anne baba, otoriter anne baba, demokratik anne baba, ihmalkar anne baba olarak ana baba tiplerini sıralıyoruz. Burada baktığımızda demokratik anne baba tutumunun çok uygun olduğunu göreceksiniz. Çünkü sıcak ilişkilerin çok fazla olduğu ve kontrolün çok az düzeyde yapıldığı ailelerde sosyal yeterlilik ve özgüven en üst düzeyde gelişiyor onun içinde mutlaka demokratik bir ortamın sağlanması lazım. Bundan özgüveni olan çocuklar olduğu için bu ortamda yetişenler risk almaya daha hazır çocuklardır. Bizim de risk almayı bilen çocuklara ihtiyacımız var. Evet ne yapabilirsiniz? gereksinimlerini bilmeniz lazım.

Öğretmeniyle, rehber öğretmeniyle yakın ilişkide olmanız lazım. Çocuğunuz ve benzerleri için STK’lar oluşturmlısınız. Bakın zihin engelli çocukların ailelerinin çok güçlü bir STK’ları vardır. Çünkü çocuk ölünceye kadar bağımlılığı söz konusu olduğundan aileler birbirleriyle birikimlerini ve kaynaklarını paylaşırlar. Ama üstün zekili çocuklarla ilgili STK’lar oluşturamıyoruz. Her çocuğun özelliği bireysel her çocuk kendi yolunu bulup kanatlarıyla uçmaya başladığında aileler artık deneyimlerini birbirlerine aktarmıyorlar. Bu da bize hak ettikleri ve de yapılması gereken hizmetlerin tümünün ulaşmamasındaki en büyük engel oluyor. Kaba deyimiyle ağlamayana meme yok. Engelli çocukların aileleri çok iyi örgütlendi. Ağlıyorlar ve destek alıyorlar. Onun için üstün zekalı ve üstün yetenekli çocukların aileleri STK oluşturması lazım. Talep etmesi lazım. Bu bağlamda TBMM üstün zekalı çocuklar araştırma komisyonu oluştu. O komisyon bu konu üzerinde yoğun çalışıyor. Geçen hafta ben gittim şimdi alan uzmanlarıyla teker teker görüşecekler sonra herhalde bir karar alacaklar. Ama orada söylediğim şeylere söyleyerek bitirmek istiyorum. Üstün zekalı çocukları yetiştirmek hükümet politikası değildir. Bir devlet politikası olmalıdır.

Hükümetler üstü olmalıdır. Bu stratejiyi herkesin takip etmesi gerekmektedir. Eğer Türkiye’yi politikacıların söylediği gibi gelişmiş on ekonomi içinde tutmak lider konuma getirmek bilgi üreten bilgiden bilgiyi üreten bir toplum haline getirmek istiyorsak bu çocuklara ihtiyacımız var.

Ayşegül ATAMAN

Üstün Zekalılar Enstitüsü 6 aydan itibaren gelişim testleri, 4 yaşından itibaren ise zeka testleri yaparak üstün zekalı çocukların erken yaşam dönemlerinde fark edilerek özel eğitimler almasını destekleyip ailelere bu konuda danışmanlık hizmeti vermektedir.

Türkiye'nin İlk Online Bilimsel Zeka Testi 

Çocuklarımızın zeka potansiyelinin heba olmaması adına onları keşfediyoruz.

www.zekatesti.com.tr

ÜSTÜN ZEKALILAR ZEKA GELİŞTİREN KİTAPLAR İÇİN TIKLAYIN

ÜSTÜN ZEKALILAR ZEKA GELİŞTİREN ZEKA OYUNLARI İÇİN TIKLAYIN



  FACEBOOK YORUMLARI