Türkiye’de üstün yetenekliler eğitiminin tarihsel gelişimi Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi olmak üzere üç ana başlık hâlinde incelenecektir.
Selçuklu Dönemi
Medrese kurumunun oluşum ve gelişmesinde önemli bir role sahip olan Selçuklular eğitim alanında Türk ve dünya tarihine önemli katkılar sağlamıştır. Medreseler, bilimsel gelişmeyi sağlamak ve bilim adamlarına maaş bağlayarak onları devletin yanında tutmak amacıyla devlet eliyle kurulmuştur. Bulunduğu yöre ve yörenin kültürel durumuna, bilim adamlarının uzmanlık durumu ve mevcudiyetine göre dinî bilimlerle birlikte, matematik, tıp ve felsefe gibi pozitif bilimler okutulmaktadır. Selçukluların devamı niteliğinde olan Anadolu Selçukluları bu sistemi daha da geliştirmişlerdir.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin askerî teşkilatı, Büyük Selçuklular’daki yapı ile büyük bir benzerlik göstermektedir. Ordu, daimi ve yardımcı olmak üzere iki ana kuvvete ayrılmaktadır. Daimi kuvvetler, gulâmlar ve ıktâ askerlerinden; yardımcı kuvvetler ise, ücretli askerler, tabi devlet kuvvetleri ile Türkmenler ve uç kuvvetlerinden oluşmaktadır.
Anadolu Selçuklu Devleti’nde gerek saray ve hükûmet teşkilatında gerekse orduda önemli bir mevkiye sahip olan gulâmlar, harp esirleri arasından seçme, satın alma, hediye ve herhangi bir devlet veya kişiden intikal etme gibi klasik yöntemlerle temin edilmektedir. Özellikle küçük yaşlarda dergâha alınan gulâmlar, “gulâmhâne” adı verilen “gulâm mektepleri” veya “askerî kışlalar”da eğitim görmektedir. Küçük yaşta girdikleri gulâmhânelerde “Babayân” adı verilen kişiler nezaretinde yetiştirilen gulâmlara; hediye, satın alma ve herhangi bir devlet veya kişiden intikal eden yaşı ilerlemiş gulâmlara göre daha çok güvenilmekteydi. Gulâmlar liyakat, hüner ve kahramanlıkları nispetinde de yüksek makamlara getirilmekteydi.
13. yüzyıl Anadolu’sundaki gulâm sisteminde eğitim gören yetenekli gençlerin, gerek ordu gerekse devlet teşkilatındaki başarılı görevlerinin yanı sıra, Anadolu Selçuklu kültür ve medeniyet tarihine de önemli katkıları olmuştur.
Osmanlı Dönemi
Osmanlı Devleti, kendinden önceki devletlerin deneyimlerinden de yararlanarak gelişme ve genişlemesinde ihtiyaç duyacağı mülki, idari, diplomatik ve diğer elit kadroları kendi ihtiyaçlarına uyacak şekilde yetiştirecek özel bir eğitim sistemi ve kurumu ortaya çıkarmıştır. Dünya eğitim tarihinde kurumsal anlamda orijinal bir örnek olan Enderun Mektebi 15. yüzyılın ortalarında II. Murat zamanında kurulmuş ve işlevini Fatih Sultan Mehmet zamanında kazanmıştır. Fatih zamanında Enderun Mektebi sadece bir devşirme mektebi olmaktan çıkarak devletin siyasi sistemi için gerekli idari ve mülki kadroya gelebilecek sıradışı yeteneğe sahip gençlerin keşfedilip yetiştirildiği bir eğitim merkezi hâline gelmiştir. Üstün yetenekli öğrenciler bir komite tarafından; uzun yıllar sonucunda elde edilen birikim ve deneyimlere göre, Türk ve Müslüman olmayan ailelerin1, 8-18 yaş aralığındaki erkek çocukları arasından öncelikle 10-14 yaş arasında olanlardan seçilirdi. Seçilen çocukların Enderun Mektebindeki eğitimi 8-10 yıl sürmekteydi.
Enderun eğitiminin temel amacı, devletin üst kademelerinde görev alabilecek yetenekli gençleri keşfetmek, onları bu doğrultuda teorik ve uygulamalı eğitime tabi tutarak devletin yönetiminde onlardan yararlanmaktır.
Enderun sistemindeki temel eğitim; devşirme, aileye verme, hazırlık sarayları ve Enderun-i Hümayun olmak üzere dört temel aşamadan oluşmaktadır.
Devşirme aşaması, Devşirme Kanunu hükümlerine göre devletin tebası olan ve daha çok Hristiyan ailelerin çocuklarının seçilerek kayıt altına alınmasıdır. Devşirilerek Yeniçeri Ocağı için yetiştirilen bu çocuklara “Acemi Oğlanlar” adı verilmektedir.
Aileye verme aşaması; devşirilen çocukların geçici bir süreyle Türkçeyi, Türk örf ve âdetleri ile İslam dininin temel kurallarını öğrenmesini sağlamak amacıyla Anadolu ve Rumeli’deki Türk ailelere bir program dâhilinde bırakılmasıdır.
Hazırlık sarayları aşaması; giderek büyüyen Osmanlı Devleti’nin saray/devlet hizmetlerini yerine getirebilecek güvenilir ve nitelikli kişilerin yetiştirildiği kuruluşlardır. Kuramsal ve uygulamalı eğitimlerin verildiği bu saraylar Edirne, Galata, İbrahim Paşa ve İskender Çelebi olmak üzere toplam dört saraydır. Bu sarayların önemli bir özelliği de gençlerin eğitimi devam ederken iş ve memuriyet hayatına katılmasıdır.
Enderun-i Hümayun aşaması; Hazırlık Sarayları’ndan seçilerek alınan öğrencilere teorik ve pratik olarak yapılan titiz ve elemeli bireysel eğitimdir. Bu eğitim; saray hizmetlerini bizzat yaparak uygulama, İslami ve müspet ilimler ile beden ve sanat eğitimi olmak üzere üç temel esastan oluşmaktadır.
Enderun Mektebinde Acemi Oğlanlar Ocağından başlayarak eğitimin en ileri aşaması ve en elit kısmı olan “Has Oda”ya kadar geçen bütün aşamalarda bireysel yetenekler ve bu yetenekleri sergileyenler doğrultusunda eleme yapılırdı. Bu süreçte bir üst aşamaya geçemeyenler bırakılmaz “Çıkma” adıyla kendi yeteneklerine göre farklı görevlere yönlendirilerek değerlendirilirdi.
Enderun-i Hümayun’da başarı gösterenler ise yine çıkma kanununun farklı bir uygulaması ile sarayda ihtiyaç duyulan vezir-i azamlık, kaptan paşalık, yeniçeri ağalığı, eyalet valilikleri ve sancak beylikleri gibi üst düzey görevlere geçirilirdi.
1 Osmanlılarda Boşnaklar Müslüman olmalarına karşın Enderuna alınmaktaydılar. Ülker Akkutay (2012), 30.05.2012 tarihli Üstün Yeteneklileri Araştırma Komisyonu toplantı tutanağı Enderun Mektebinde yapılan eğitimin en belirgin ve karakteristik özellikleri şöyle sıralanabilir:
• Beceri ve yeteneklere göre öğrenci seçiminin yapılması.
• Beden, sanat ve mesleki eğitimden oluşan bir eğitim programı.
• Sürekli ve sistemli olarak karakter ve kişilik eğitimine yer verilmesi.
• Bireysel farklılıkları karşılayacak biçimde düzenlenmesi.
• Hazırlık okullarından başlayarak eğitim-öğretim sürecinde anlık duygu ve beden gelişimine dengeli yer verilmesi.
• Kur’an ve din bilimleri gibi konuların yanı sıra matematik, astronomi, tarih, yabancı dil ve edebiyat gibi pozitif bilimlere de yer verilmesi.
• El becerileri ve sanat öğrenimine önem verilmesi.
• Müziğe yer verilmesi, müzik ve matematiğin uyumunun sağlanması.
• Öğrenim ile sosyal çevrenin bütünleştirilmesi.
• Ceza ve ödülden oluşan bir liyakat sisteminin kurulması.
Osmanlı Devleti’nin gücünü muhafaza etmek için elit ve nitelikli insan yetiştirmek amacıyla kurulan Enderun Mektebi; 17. yüzyılda askerî daha sonra siyasi alanda yaşanan çözülmeler ile birlikte önemini kaybederek bozulmuş; 1 Temmuz 1909 tarihinde yayımlanan bir kararname ve talimatname ile lağvedilmiştir.
Cumhuriyet Dönemi
Cumhuriyet’in ilanından günümüze kadar olan dönemde üstün yetenekli çocukların eğitimi ile ilgili gerçekleştirilen yasal düzenleme ve eğitim uygulamalarının hâlihazırda yapılan ve yapılacak çalışmalara temel oluşturabilecek nitelikte olduğu görülmektedir (17).
1929
“1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebeler Hakkında Kanun”un 3’üncü maddesi gereğince, zekâ ve karakter bakımından üstün ve aranan şartları taşıyan öğrencilerin Millî Eğitim Bakanlığınca yarışma ile seçilerek yurt dışına gönderilmesi öngörülmüştür.
1940
3803 sayılı Kanun ile ülke kalkınmasına köylerden başlamak, yaparak/yaşayarak öğrenmek, bilgi ve yeteneği ürüne dönüştürerek ülkenin gelişmesini sağlamak amacıyla diğer öğrencilere göre yetenekli oldukları tespit edilen öğrencilerin yetiştirilmesi için köy enstitüleri açılmış ve 1950 yılında kapatılmıştır.
5245 sayılı “İdil Biret ve Suna Kan’ın Yabancı Memleketlerde Müzik Tahsiline Gönderilmesine Dair Kanun” çıkarılmıştır.
1952
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığına bağlı “Test ve Araştırma Bürosu” kurulmuştur. Büro yalnız test yapmakla kalmamış aynı zamanda ülkemiz eğitim sistemine psikoloji ve bilimsel araştırma olgusunu da kazandırmıştır. Büro, rehberlikte ölçme araçları üzerine çeşitli çalışmalar yapmıştır.
1956
5245 sayılı yasanın yerine 6660 sayılı daha kapsamlı bir yasa kabul edilmiştir. Bu yasa resim, müzik ve plastik sanatlarda özel yetenekli çocukların yurt içi ve yurt dışında eğitimine olanak sağlamıştır.
1960
Yeni ulusal bireysel zekâ testi geliştirilmiştir. Gazi Eğitim Enstitüsü bünyesindeki Özel Eğitim Şubesi tarafından; 1953-1960 yılları arasında Indiana Üniversitesinden Prof. Dr. Dalton Beier’in desteği ile Stanford-Binet L-M Formları’nın, Wechsler Zekâ Testleri’nin, Porteüs Alexander Performance Testleri’nin Türkiye kültürüne adaptasyonları yapılarak GAZİ- BEIER Testi adlı bir bireysel zekâ testi geliştirilmiştir. Geliştirilen test Türkiye’nin belli bölgelerinde uygulanmış; Test ve Araştırma Bürosunda istatistik işlemleri yapılarak normlar belirlenmiştir. Test, 1961 yılında Millî Eğitim Bakanlığına teslim edilmiştir.
1962
30 Temmuz 1962 tarih ve 1214 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi’nde yayımlanan Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Yönetmeliği’nin2 4 ve 13’üncü maddelerinde üstün yetenekli çocuklar için de özel eğitim okulları ve özel sınıflar açılabileceği hükümleri yer almaktadır. Ayrıca aynı yönetmeliğin 15’inci maddesinin “a” fıkrasında üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocuklar için gezici özel eğitim öğretmenliği yöntemi önerilmektedir.
30 Temmuz 1962 tarih 1214 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi’nde yayımlanan Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Yönetmeliği EK II’de sunulmaktadır.
6660 sayılı Kanun’a dayanılarak “Güzel Sanatlarda Fevkalade İstidat Gösteren Çocukların Devlet Tarafından Yetiştirilmesi Hakkında Yönetmelik” 05.08.1963 tarih ve 11472 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) kurulmuştur.
1963-1964
Türkiye’nin ilk fen lisesi eğitime başlamıştır.Üstün yetenekli çocukların eğitimi için pilot proje uygulamasına başlanmıştır. Özel sınıf ve türdeş yetenek sınıfları biçiminde gerçekleştirilen bu deneme için Ankara’daki bazı okullarda yapılan taramalarla seçilen 5 kız 18 erkek olmak üzere toplam 23 öğrenci ile Mimar Kemal (Ergenekon) İlkokulunda 15 Ekim 1964 tarihinde bir özel sınıf faaliyete geçmiştir. Zenginleştirilmiş özel bir programla çalışan sınıfların devamı olarak çevre ortaokullarından birisinde de özel sınıf programının sürdürülmesi tasarlanmıştır. Ancak pilot uygulama, ortaokul düzeyinde de sürecek biçimde planlanmış olduğu hâlde, yarıda kesilmiştir. Bu sınıfın öğrencileri, o dönem öğrencilerini seçerek alan Maarif Koleji tarafından kabul edilmiştir.
Türdeş okul uygulaması da aynı dönemde Ankara’da üç okulda başlatılmış; Türdeş sınıflara kayıt için başvuran öğrenciler, uygulanan grup yetenek ölçekleri sonuçlarına göre “A, B, C” sınıflarına ayrılmıştır. Talim ve Terbiye Kurulunun 1966 yılında aldığı bir kararla özel üst sınıf ile türdeş ilkokul sınıfları uygulamaları kaldırılmıştır.
1973
1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun güzel sanatlar eğitimini açıklayan 33’üncü maddesinde “Güzel sanatlar alanlarında özel istidat ve kabiliyetleri beliren çocukları küçük yaşlardan itibaren yetiştirmek üzere ilköğretim ve ortaöğretim seviyesinde ayrı okullar açılabilir veya ayrı yetiştirme tedbirleri alınabilir. Özellikleri dolayısıyla bunların kuruluş, işleyiş ve yetiştirme ile ilgili esasları ayrı bir yönetmelikle düzenlenir.” ifadesi yer almaktadır. Bu kanun ile özel yetenekli çocukların özel okullarda eğitilmesine imkân verilmiştir.
Kaynak yetersizliği gerekçesiyle 6660 sayılı Kanun’un işletilememesi üzerine özel yetenekli çocukların Devlet Konservatuarında yoğun ve hızlı bir müzik eğitimi görmelerine olanak sağlayan “Özel Statü Yönetmeliği” çıkarılmıştır.
1980
2429 sayılı Onayla Özel Eğitim Genel Müdürlüğü kurulmuştur. 20.07.1982 tarihinde Daire Başkanlığına, 13.12.1983 gün ve 179 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de Özel Eğitim ve Rehberlik Dairesi Başkanlığına dönüştürülmüştür. Aynı yıl çıkarılan 2916 sayılı “Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Kanunu”nda özel eğitime muhtaç çocukların yetiştirilmelerine dair esaslar belirlenmiştir. Ülke genelinde özel eğitim ve rehberlik alanında ihtiyaçların artması sonucunda hizmetlerin daha etkin ve yaygın olarak yürütülebilmesi amacıyla 1992 yılında 3797 sayılı Kanun’la “Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü” kurulmuştur (20).
1989-1990
İlköğretimi bitiren güzel sanatlar alanında yetenekli öğrencilerin eğitim görmeleri amacıyla anadolu güzel sanatlar liseleri açılmıştır.
1990
Üstün Zekâlı Çocuklar İçin Dünya Konseyi’ne, katılım sağlanmıştır.
1991
Avrupa Üstün Yetenek Konseyine üye olunmuştur. 13-15 Mayıs tarihleri arasında Ankara’da I. Özel Eğitim Konseyi toplanmıştır. Bu konseyde 10 ana ve 5 alt komisyon kurulmuştur. Komisyonlardan biri de Üstün Yetenekliler Eğitim Komisyonudur. I. Özel Eğitim Konseyinin yaptığı görüşmeler ve aldığı kararlar I. Özel Eğitim Konseyi Raporu adı ile yayımlanmıştır.
1993
Maddi olanakları sınırlı üstün yetenekli çocukların öğrenim göreceği özel öğretim kurumu olan “Özel İnanç Lisesi” açılmıştır.
Türkiye Bilim Akademisi (TÜBA) kurulmuştur.
1995
Türkiye’de ilk bilim ve sanat merkezi olan Yasemin Karakaya Bilim ve Sanat Merkezi Ankara’da açılmıştır.
Türkiye Zekâ Vakfı bilgiye, zekâya ve entelektüel değerlere daha fazla önem verilmesini sağlamak amacıyla kurulmuştur. Üniversiteler, kamu kurumları, bilim insanları, eğitim kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte ulusal ve uluslararası çalışmalar yapan Vakfın kurucuları arasında; Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile TÜBİTAK da yer almıştır.
1997
573 sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile özel eğitim alması gereken bireyler ile onlara doğrudan ve dolaylı olarak sunulacak hizmetler; bunları sağlayacak okul, kurum ve programlar düzenlenmiştir.
2001
Çocuk Vakfı bünyesinde Üstün Yetenekli Çocuklar Araştırma Merkezi (ÜYÇAM) kurulmuştur.
Talim ve Terbiye Kurulunun 25.10.2001 tarih ve 370 sayılı Kurul kararı ile Bilim ve Sanat Merkezleri Yönergesi yürürlüğe girmiştir.
2002
Üstün yetenekli çocuklara yönelik eğiticiler yetiştirmek amacıyla İstanbul Üniversitesi- Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi-Özel Eğitim Bölümünde, Üstün Zekâlıların Eğitimi Ana Bilim Dalı kurulmuştur. Bölüme, 2003-2004 eğitim- öğretim yılından itibaren yüksek lisans, 2006-2007 eğitim-öğretim yılından itibaren de doktora programına öğrenci alınmaya başlanmıştır.
Millî Eğitim Bakanlığı ve İstanbul Üniversitesi arasında imzalanan protokol gereği, İÜ Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi tarafından yürütülen Üstün Zekâlıların Eğitimi Projesi için uygulama okulu olarak Beyazıt İlköğretim Okulu belirlenmiştir.
2003
Edebiyat ve sosyal bilimler alanında ihtiyaç duyulan üstün nitelikli bilim insanlarının yetiştirilmesi amacıyla Türkiye’nin ilk sosyal bilimler lisesi olan İstanbul Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi açılmıştır. Aralık 2003 tarih ve 2555 sayılı Tebliğler Dergisi’nde yayımlanan “Millî Eğitim Bakanlığı Sosyal Bilimler Yönetmeliği” ile de sosyal bilimler liselerinin işleyişi ile ilgili esaslar düzenlenmiştir. Anadolu lisesi denkliğine sahip okulda hazırlık sınıfı bulunmakta ve Uluslararası Bakolorya Programı uygulanmaktadır (31).
2004
Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü ve Çocuk Vakfı Üstün Yetenekliler Araştırma, Eğitim ve Uygulama Merkezi iş birliği ile İstanbul’da 23-25 Eylül tarihleri arasında I. Türkiye Üstün Yetenekli Çocuklar Kongresi gerçekleştirilmiştir. Kongre, üstün yetenekli çocuklar alanındaki bilgi birikimini artırmak, ilgilileri bir araya getirerek sorunlara dikkat çekmek, üstün yeteneklilerin ülke düzeyinde belirlenip seviyelerine uygun eğitilmeleri için gerekli bilinçlendirmeyi sağlamak amacı ile düzenlenmiştir. Kongre’de, üstün yetenekli çocukların sorunları ele alınmıştır (32).
2004-2005
Öğrencilerin beden eğitimi ve spor alanında temel bilgi ve beceriler kazanmaları, ilgili ve yetenekli öğrencilerin eğitim-öğretim görmeleri ve başarılı sporcular olarak yetişmelerine imkân vermek amacıyla spor liseleri açılmıştır. 2009 yılında da Anadolu güzel sanatlar liseleri ile spor liseleri birleştirilerek Anadolu güzel sanatlar ve spor liseleri adını almışlardır.
2006
2585 sayılı Tebliğler Dergisi’nde yayımlanan Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin 28’inci maddesi uyarınca “üstün yetenekli öğrenciler için özel araç-gereçler ile eğitim materyalleri sağlanarak, özel eğitim için destek eğitim odası açılması” imkânı sağlanmıştır.
2007-2008
TÜBİTAK desteğiyle Anadolu Üniversitesi Üstün Zekâlıların Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından üstün yetenekli öğrencilerin eğitimlerine yönelik üniversite tabanlı bir program olan Üstün Yetenekliler Eğitim Programı (ÜYEP) uygulamaya geçirilmiştir.
2009
13-15 Şubat tarihleri arasında TÜBİTAK ve Millî Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle, Gebze Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü (TÜSSİDE) Tesisleri’nde ülkemizde üstün yeteneklilerin eğitimi konusunda birikimi olan akademisyenler, kamu yetkilileri, veliler ve öğrencilerden oluşan 60 kişinin katılımı ile Üstün Yetenekliler Eğitimi Çalıştayı (BİLSEM Modeli) düzenlenmiştir. Çalıştay’ın amacı; üstün yetenekliler eğitimi veren bilim ve sanat merkezlerinin değerlendirilmesi, mevcut durumun tespiti, dünya örnekleri ile karşılaştırılması ve ortaya çıkan öneriler doğrultusunda bir strateji belgesinin ortaya konulmasıydı. Çalıştay’da; öğrenci seçimi, öğrencilerin eğitimi, öğrencilerin sorunları; öğretmenlerin seçimiyle periyodik eğitimleri, öğretmenlerin sorunları; idarecilerin seçimi/eğitimi/sorunları ve çözüm yolları ile bilim ve sanat merkezlerinin idari ve mali yapısındaki sorunlar belirlenmiş ve çözüm önerileri geliştirilmiştir. Çalışma sonrasında Üstün Yetenekli Bireyler Strateji ve Uygulama Planı 2009-2013’ün hazırlanması kararı alınmıştır.
25-27 Mart tarihlerinde Anadolu Üniversitesi ve Üstün Yetenekliler Eğitim Programları (ÜYEP)’nın organizasyonu ile Anadolu Üniversitesi Kongre Merkezi’nde Üstün Yetenekli Çocuklar II. Ulusal Kongresi yapılmıştır. Kongre’de zekâ, yaratıcılık ve üstün yetenekli öğrencilerin eğitimleri konularında yapılan güncel araştırma ve çalışmalar hakkında görüş alışverişinde bulunulması amaçlanmıştır.
İnönü Üniversitesinde Üstün Yetenekliler Eğitim ve Araştırma Merkezi kurulmuştur.
17 Haziranda toplanan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 19. toplantısında üstün yetenekli bireylerin eğitimini geliştirmek üzere Millî Eğitim Bakanlığı koordinasyonunda YÖK, DPT ve TÜBİTAK desteği ile Üstün Yetenekli Bireyler Strateji ve Uygulama Planı 2009-2013’ün hazırlanması kararı alınmıştır. Bu karar 05.08.2009 tarihli ve 27310 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
2010
Haziran ayında Millî Eğitim Bakanlığı Bilim ve Sanat Merkezleri Süreci (Üstün Yetenekli Bireylerin Eğitimi) İç Denetim Raporu yayımlanmıştır. Bu raporda durum tespiti yapıldıktan sonra, BİLSEM’lerin ve öğrencilerinin karşılaştığı sorunlar ortaya konmuş, çözüm önerileri sunulmuştur.
23-24 Eylül tarihlerinde Millî Eğitim Bakanlığı öncülüğünde Türk Eğitim Vakfı ve Koç Üniversitesinin katkılarıyla 1. Uluslararası Üstün Yetenekliler Eğitimi Sempozyumu düzenlenmiştir. Sempozyumda; Üstün Yetenekli Bireylerin Tanılanması ve İzlenmesi, Üstün Yetenekli Bireylerin Eğitim Modelleri, İnsan Kaynakları ve Sürdürebilirlik başlıklarında sunumlar yapılmıştır. Sempozyumla ABD, İngiltere, Almanya, (Güney) Kore ve Fransa gibi gelişmiş ülkelerin üstün yetenekli eğitimi konusunda geliştirdiği sistemler, Türkiye’deki uygulamalar ve bunların sorunları irdelenmiştir.
Karabük Üniversitesinde Üstün Yetenekliler Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (KÜYEM) kurulmuştur.
20-22 Aralık tarihlerinde Millî Eğitim Bakanlığı ve TÜBİTAK iş birliğiyle çocuk, veli ve alan uzmanlarının katıldığı Üstün Yeteneklilerin Eğitimi Ortak Akıl Platformu çalıştayı düzenlenmiştir. Çalıştay, Üstün Yetenekli Bireyler Strateji ve Uygulama Planı için ön çalışma olması amacıyla yapılmıştır. Çalıştay sonrasında yapılan toplantılarda taslak strateji planları oluşturulmuş ancak bir ilerleme kaydedilememiştir.
2011
Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali İş Birliği Aracı Programı (IPA) kapsamında Millî Eğitim Bakanlığının yürütücülüğünde “Özel Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi” başlatılmıştır. 7 milyon € bütçeli projenin 30 ayda tamamlanması beklenmektedir. Projenin amacı; kampanyalar, hizmet içi eğitimler, psikolojik ölçme ve değerlendirme testleri aracılığı ve sivil toplum kuruluşlarının (STK), yerel kamu kurumlarının, belediyelerin ve özel sektör kurumlarının aktif katılımı ve desteği ile engelli bireylerin fırsatlarını artırmak ve öğrenme ortamlarını geliştirmek, eğitime erişimlerini ve toplumla kaynaşmalarını artırmaktır.
Proje, engelli bireylere odaklanmakla beraber bileşenleri arasındaki yeni psikolojik ölçme araçları uygulanarak RAM’larda verilen eğitsel tanılama ve değerlendirme hizmetlerinin kalitesinin geliştirilmesi üstün yetenekli çocukların da faydalanacağı bir faaliyettir. Bileşen, yeni değerlendirme araçlarının standardizasyonuna odaklanmıştır. Yeni değerlendirme araçlarının uygulama içeren faaliyetlerinin yanında rehber öğretmenlere araçları kullanma sertifikasyonunun kazandırılması da hedeflenmiştir. Bileşen kapsamında yeni psikolojik ölçme araçlarının uygulanmasıyla RAM’larda eğitim tanılama ve değerlendirme hizmetlerinin kalitesinin iyileştirilmesi amaçlanmaktadır.
652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde makam onayı ile altı grup başkanlığı oluşturulmuştur. Bu başkanlıklardan biri de Eylül 2011 tarihinden önce şube müdürlüğü olan “Özel Yeteneklerin Geliştirilmesi Grup Başkanlığı”dır.
2012
TBMM Genel Kurulunun 06/03/2012 tarihli 74. birleşiminde 17 üyeden oluşan Üstün Yetenekli Çocukların Keşfi, Eğitimleriyle İlgili Sorunların Tespiti ve Ülkemizin Gelişimine Katkı Sağlayacak Etkin İstihdamlarının Sağlanması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu kurulmuştur.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun yükseköğretime giriş ve yerleştirme bölümünü açıklayan 45’inci maddesinde yapılan değişiklikle “g” bendine “Yükseköğretim Kurulunca belirlenecek usul ve esaslara göre, belli sanat ve spor dallarında üstün kabiliyetli olduğu tespit edilen öğrenciler ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunca tespit edilen uluslararası bilimsel yarışmalarda ödül kazanan öğrenciler, ilgili dallarda eğitim yapmak kaydıyla yükseköğretim kurumlarına yerleştirilebilir.” ifadesi eklenmiştir. Böylece üstün yetenekli öğrencilere yetenekli olduğu alanlarda üniversiteye sınavsız geçiş hakkı verilmiştir.
03-05 Eylül tarihleri arasında Karabük Üniversitesi tarafından I. Üstün Yetenekliler Eğitimi Çalıştayı düzenlenmiştir.
BÖLÜM ÖZETİ
Üstün yeteneklilik konusunda kuramcıların farklı felsefe ve yaklaşımları, üstün yeteneklilik eğitimi konusunda farklı sistemlerin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Tarih sahnesinde ilk kez MÖ 6. yüzyılda Eski Yunan’da rastlanılan üstün yetenek konusundaki uygulamalar günümüze kadar çeşitli aşamalardan geçmiştir. Özellikle 1957 yılından sonra başta ABD ve Rusya olmak üzere dünyada üstün yeteneklilere yönelik sistematik çalışmalar başlamıştır.
Üstün yetenekli bireylerin tarihsel kayıtlarda Osmanlı İmparatorluğu döneminde Enderun Mekteplerinde değerlendirildiği görülmektedir. Bugün, birçok gelişmiş ülkedeki üstün yetenekli eğitimine kaynaklık eden Enderun Mekteplerinde yetiştirilenler 600 yıllık bir imparatorluğun yönetim, bilim ve sanat kadrolarında önemli görevler almışlardır.
Cumhuriyet tarihimize baktığımızda da üstün ve özel yetenekli bireylerin eğitimlerine önem verildiği görülmektedir. İmza attığı uluslararası sözleşmeler gereği taahhüt ettiği uygulamalar ile kanun, kanun hükmünde kararname, yönetmelik, yönerge ve kararlarla ulusal mevzuatta yaptığı düzenlemeler sonucunda, üstün yetenekli çocuklara çeşitli fırsatlar yaratılmıştır. 1960 öncesi düzenlemelerin daha çok bireysel nitelikte olduğu, bu tarihten sonraki düzenlemelerin ise daha genel nitelikte olduğu görülmektedir.
1990’lı yıllar sonrasında üstün yetenekli bireyler konusu Türkiye’de birçok alanda tartışılmaya ve gündem konusu olmaya başlamıştır. Bu kapsamda üniversiteler ve Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde üstün yetenekli çocuklara yönelik yeni programlar uygulamaya geçirilmiş, çeşitli çalıştaylar ve kongrelerle üstün yetenek konusu detaylı biçimde tartışılmıştır.
2000’li yıllarda toplumda artan farkındalığa paralel olarak kamu-yerel yöneticileri, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarında üstün yeteneklilerle ilgili çalışmalar hız kazanmıştır. 2012 yılına gelindiğinde TBMM üyesi olan bütün partilerin ortaklaşa verdikleri önerge ile konuyla ilgili araştırma komisyonu kurulmuştur.
Türkiye’de üstün yetenekliler eğitiminin tarihsel gelişimi Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi olmak üzere üç ana başlık hâlinde incelenecektir.