Okullar için En İyi Gruplama Şeklini Seçme ve Uygulama
Bu kitabın önceki bölümünde bahsedilen, yakın zamanda yapılmış araştırmalar gözden geçirildiğinde de kesin olarak görüldüğü gibi, öğrenciler bilinçli bir şekilde ve belirli farklılaştırılmış hedefler doğrultusunda gruplandırıldığında, okullar her biri önemli akademik kazanımlar getirecek birçok seçeneğe sahiptir. Öyleyse, bir okul en iyi gruplama biçimini nasıl seçer? Bu kararı vermede yardımcı olacak üç faktör vardır:
- İdari faktörler,
- Öğretmen faktörleri,
- Müfredat faktörleri.
İdari Faktörler
Okul idaresinin tutumu bir programı yapacak ya da bozacak kadar etkilidir. Burada verilen araştırmada da görüldüğü gibi, bazı etmenler idareciler arasında diğerlerinde(diğer iki etmen grubu olan müfredat ve öğretmen faktörleri kastedilmektedir) olduğundan daha popülerdir. Kaynak oda sınıftan ayırma programında sıklıkla gösterildiği gibi, ayrı ve fark edilebilir bir üstün zekâlılar programı bir idarecinin halkı ikna etmeye çalışabileceği bir seçenektir. Üstün zekalı öğrencilere tüm akademik alanlarda tutarlı ve kolay uygulanabilen günlük farklılaşma sağlayabilse de, küme sınıfları gibi daha karma bir programı açıklamak daha zordur. Tabi ki de idareciler her bir gruplama formunun avantajları ve dezavantajları üzerine çalışmalı ve böylece toplumun bir seçeneği ya da diğerini nasıl algılayacağı ile ilgili endişelerini gidermelidir. İçinde bulunduğumuz bilgi bazlı, sonuçlarla uyumlu karar verme döneminde, idarecilerin araştırmaların desteklediği ve daha büyün akademik başarılar getiren seçenekleri geçmişten daha fazla tercih etmeleri olasıdır.
Ancak hangi seçenek seçilirse seçilsin, eğer bu program idareciyle ortaklaşa başarılacaksa, ek personel, materyaller, ders programında genel bir karışıklık, personel ataması ve halka yapılacak açıklamalar göz önüne alınmalıdır. Hiçbir Çocuk Geride Kalmamalıdır fikrinin hakim olduğu bu dönemde, bir seçenekten beklenen akademik sonuçları okulun öğrenci başarısı konusundaki kıstasıyla ilişkilendirmek daha da önemli olmuştur. İdareciler üstün zekalı öğrencilerin ihtiyaçlarını ihmal etmek istemezler fakat şu kesin olarak belirtilmelidir ki önerilen seçenekler, okulun geri kalanının akademik amaçlarını engelleyecek kadar büyük bir gayret gerektirmemektedir. Tablo 1, bir okul ortamında önceden tanımlamış olduğumuz gruplama seçeneklerinin her birinin uygulanması için ne kadar potansiyel çaba gerektiğini tanımlamaktadır.
İkinci bir idari faktör okul nüfusunun boyutuna uygun gruplama seçeneklerini seçmeyle ilgilidir. Kümeleme iyi bir fikir olarak duyulsa da, eğer okullar her sınıf düzeyi için sadece 2 sınıf (odası) ayıracak kadar küçükse ve küme sınıfı için yeterli sadece 3 tane çocuk varsa, bu yöntem istenen bir seçenek olmayabilir ve bu özel bağımsız sınıf ekonomik olarak elverişli olmayabilir. Küçük okullar için, sınıf içi gruplandırmalar, sınıflar arası (örneğin 3. ve 4. sınıflardan öğrencilerin birlikte bulunabileceği)olacak şekilde kaynak oda sınıftan ayırma (pullout) programlar ya da sınıflar arası gruplama daha iyi alternatifler olabilir.
İdari faktörler arasında düşünülmesi gereken üçüncü husus tanımlama sürecinin kendisidir. Gruplama gibi eğitimsel yönetim opsiyonlarını seçerken bir okulun atması gereken ilk adım, okulda en çok hangi çeşit yeteneklerin ya da zekaların var olduğunun ispatlandığını belirlemektir. Düşük başarılı öğrencilerle karışık birçok yüksek potansiyelli öğrenciler mi var – çocuklar, örneğin, okulun dışındaki zenginleştirmelere geçiş elde edememiş ya da aileleri maddi sıkıntılar yaşayanlar- ? Eğer öyleyse, prosedürler, performanstan çok potansiyeli belirlemek için kullanılmalı ve performanstan çok doğal zekaya göre gruplandırılmayı içeren seçenekler tercih edilmelidir. Ancak, eğer okulda ya da advanced readers kümesinde matematikten yüksek performans sergileyen büyük bir grup varsa, o zaman, performansa göre gruplama seçenekleri düşünülmelidir.
Doğal yetenek ya da potansiyeli tanımlamak için the Stanford-Binet V, the Wechsler Intelligence Scale for Children-IV (WISC-IV)(Wechsler Çocuklar İçin Zeka Skalası ), the Woodcock-Johnson Assessment Scales (Woodcock-Johnson Değerlendirme Skalası), ya da the Kaufmann Assessment Battery for Children (Kaufmann Çocuklar İçin Değerlendirme Takımı)(K-ABC) gibi bireysel zeka ve yetenek testlerinin kullanımı etkili yöntemlerdir. Bunlar yeteri kadar yüksek seviyeyi kapsar ve yi performans göstermek için okuma ye yazma yeteneklerine daha az bağımlıdır. Gruba uygulanan kağıt-kalem testleri yüksek potansiyelli, risk altındaki öğrencilere yapılırken daha çok soruna sebep olur.
İdarecilerin yüksek performansı tanımlamada kullanabilecekleri birkaç yöntem vardır: (1) okulun ya da bölgenin müfredat standartları doğrultusunda bölgesel olarak geliştirilmiş yerleştirme testleri; (2) Northwest Educational Assessment (NWEA) gibi özel geliştirilmiş standart testler, ya da (3) California Achievement Test (CAT), Iowa Tests of Basic Skills (ITBS) ya da Stanford Achievement Test takımları gibi ulusal normlara uygun standart başarı testleri, özellikle eğer bu son araç (Stanford Achievement Test takımları) üst sınıf düzeyine uygulanırsa (örneğin, beşinci sınıflar için olan formlar üçüncü sınıftaki yüksek performans gösteren öğrencilere verildiğinde). Son iki seçenek bölgesel geliştirilmiş testlerden daha az çalışma ve masraf gerektirir ve ayrıca sınıf düzeyinden beklenenin üzerinde performans sergilemeye izin verir. Testin genellikle tavsiye edildiği sınıf düzeyinin yaşça çok altında olan çocuklar için örneğin ulusal standartlardaki testler günümüzde kapsamlı normalara sahiptir.
Öğretmen Faktörleri
Öğretmenlerin belirli seçenekler hakkında hissettikleri de bir gruplama seçeneğinin o okulda nasıl başarıyla uygulanacağı konusunda önemli bir rol oynar. Tablo 1 de vurgulandığı gibi, okuldaki her öğretmen her gruplama seçeneğinde rol oynar. Bazı durumlarda, bu rol birinci bazı durumlarda da ikinci derecede önemlidir fakat ilgili sınıf düzeyinde bulunan bir kaç hatta bir öğretmenin uyumsuzluğu bile ihtiyaç duyulan katılım ve uyuma – böylece, esas amaç olan başarıya- zarar verir. Bu durum şunu önerir: Öğretmenler; zamanını ve bilgisini kendi tercihleri olan belirli bir gruplama seçeneği için harcamalıdır. Ayrıca, öğretmenlere araştırmaların neleri desteklediği ve düşünülen her gruplama seçeneği için rollerinin ne olacağı hakkında kapsamlı bilgiler verilmelidir.
Öğretmenin üstün zeka ve özel yetenek konusunda geçmiş tecrübeleri, eğitim ve yetişme durumu, gruplama seçeneğinin uygulanmasının başarıya ulaşmasında en etkin role sahiptir. Eğer yıllardır okul kaynak oda sınıftan ayırma (pullout) programı yürütüyorsa ve öğretmenler bu modeli “üstün zekalılar programı” olarak görüyorsa ve böylece en parlak öğrencileri için yapacakları farklılaştırma sorumluluğundan uzaklaşıyorlarsa, genel kabul görmüş farklılaşma yerine kaynak oda sınıftan ayırma seçeneğinin elenmesi öğretmenlerin artan iş yoğunluğu ve sorumluluğa karşı isteksiz olmaları gibi problemlere sebep olabilir. Eğer öğretmenlerin parlak öğrencilerle (bright students) deneyimleri büyük oranda olumsuzsa, üstün zekalılar için herhangi bir şekilde çalışmaya daha az istekli olabilirler. Üstün zekalılarla hiç deneyimleri yoksa ayrıştırma(differentiation) gereği hissetmeyebilirler. Aslında, gruplama seçenekleri uygulanmaya karar verildiğinde, okulda uygulamaya başlamak ya da değişiklik için asıl kararlar verilmeden önce, kapsamlı bir personel geliştirmesi yapılması önemlidir. Öğretmenler, düşünülen her gruplama seçeneği için kişisel sorumluluklarının ne olacağı konusunda bilgilendirilme ihtiyacı hissedeceklerdir. Tablo 1 karar verme sürecinde, az bir oranda, yardımcı bilgiler sunacaktır.
Müfredatla İlgili Faktörler
Bir gruplama seçeneğini seçmede, çoğu zaman, “ne” öğretileceği çocukların nasıl gruplandırılacağından ya da organize edileceğinden çok daha önemlidir. Farklılaştırılmış müfredat materyallerinin geliştirilmesi ve uyarlanması ve öğretmenlerin yetiştirilmesi için ne kadar para ayrılmalıdır? Müfredat olmadan, öğretmenler muhtemelen uygun bir şekilde ayrıştırılmış öğrenme pratikleri yerine “aynısının fazlası” mantığına uyarak diğer grupta işlediklerinin fazlasını daha yoğun olarak üstün zekalı öğrencilere uygulayacaklardır. Tablo 2 her gruplama seçeneğinde üstün zekalı ve özel yetenekli öğrencilerin ihtiyaç duyduğu müfredat çeşitleri ve müfredat pratikleri sunmaktadır. Bu sınırlar içinde okulun sağlayabileceklerinin bir envanteri en iyi gruplama seçeneğinin belirlenmesinde yardımcı olabilir. İyi olan şu ki, güvenilir ve uygun bir müfredat zaten ulaşılabilir durumdadır. Dikkate değer bazı kaynaklar College of William and Mary’nin 2.-10. Sınıflar için fen, sosyal bilgiler ve dil sanatları (language arts) müfredatı ve Free Spirit Press, Great Potential Press ve Trillium tarafından geliştirilen materyallerdir.
Gruplama seçeneğinin belirlenmesinde önemli olan bir nokta da üstün zekalı öğrencilere tek olma fırsatı ve bağımsız çalışmayı öğretmeyi sağlamaktır. Benzer yetenek/performans, toplumsallaşma ve öğrenme ile bireysel öğrenmenin doğru harmanlanmasını bulmak zordur fakat başarılabilir. Tablo 2 de not edildiği gibi bazı örneklerde bireysel projeler ve bağımsız çalışma gruplama seçeneği içerisinde etkili ve uyumlu bir şekilde birleştirilebilir.
Keza, okul hangi gruplama seçeneğini seçerse seçsin, kararın ne kadar etkili olduğu öğrencilerin başarısı ile okul ve öğrenmeye karşı tutumlarının düzenli ve yıllık olarak değerlendirilmesi önemlidir. Eğer beklenen etki alınmamışsa, seçeneğin uygulanması tekrar gözden geçirilmeli ve kullanılan müfredat ve farklılaştırılmış sunumu tekrar değerlendirilmelidir. İdare ve personel gerçekten seçilen gruplama seçeneğe inanmışlar mıydı? Niçin inandılar ya da inanmadılar? Aldıkları pratikler öğrencileri heyecanlandırdı mı? Bu seçeneğe ebeveyn ve halk desteği verildi mi? Bütün sorulara cevap evetse, yapılması gereken başarılı bir yıla devam etmektir!