Bu tür öğrencilere dönük özel eğitim hizmetleri ve programları üzerinde çalışma yapan hemen herkesin ya doğrudan ya da dolaylı yoldan üzerinde durdukları ortakcıl noktalardan birisi kuşkusuz öğretmen seçimi ve hazırlığı sorunudur. Bu çocukların gelişim ve kişilik özelliklerinin açıklandığı bölümlerde yer, yer üzerinde durulan bazı hususları burada kısaca sıralamakta bu açıdan yarar vardır. Çünkü onlara yol gösterecek olan öğretmenlerin bu tür tepki ve davranışlar karşısında olumlu ve verimli bir tutum takınabilmeleri gereklidir.
A. Bu çocukların bilgi, ilgi ve beceri düzeyleri aynı yaştaki ortalama öğrencilerin hayli ötesindedir.
B. Bu yüzden sınıfları ve yaşlarından umulmayan konularla ilgilenip soru sormaları beklenir.
C. Her hangi bir konu işlenirken yanılgı bulmak, eleştiri, itiraz gibi tepkiler yapmaları olağandır.
Ç. Konuşmayı severler. Gerek ders sırasında ve gerekse küme tartışmalarında konuşma düzenini koruyabilmenin hayli zor olduğuna Halingvvorth işaret etmektedir.
D. Bazı durumlarda yaptıkları tepkiler "garib, anormal" görünebilir. Gerçekte bu durum yaşlarının hayli ötesindeki bir algılama ve değerlendirme gücünün sonucu olabilir. Einstein'in altısındayken geçit töreninde gördüğü askerlere bakarak "Bunlar gibi makine olmak istemiyorum" diye ağlaması gibi.
E. imgelem etkinlikleri güçlüdür. Bunun sonucu olarak imgelemsel yaşantılarını gerçek yaşantıları ile karıştırabilmeleri olağandır. Bu durumda hem gerçeği hayalden ayırabilmeleri hem de imgelemlerini öncelikle yaratıcı etkinliklerde kullanmaları için gerekli rehberlik yapılmalıdır.
Özellikle bu türden bir öğrenci kümesinde ilgilerini ve yaratıcı yeteneklerini sorun çözme becerilerini geliştirecek şekilde yöneltip eğitebilmek kolay değildir. Bunu başarabilmek için ortalama bir öğretmende bulunması umulandan çok daha bilgili, sabırlı, itidalli, uyanık ve dengeli kişilere ihtiyaç vardır. Bu konu üzerinde duran çeşitli yazarların belirttikleri özellikleri şu noktalar çevresinde toplayıp özetleyebiliriz:
1. Anlıksal yetenekleri ortalama bir öğretmeninkinin oldukça üstünde olmalıdır.
2. Öğretim dalları ve konularındaki hazırlık ve yeterliklerinin ortalama öğretmeninkinden daha ileri bir seviyede olması gereklidir.
3. Kişilik ve karakterleri çok üstün zekâlı çocukların kişilik ve davranış özelliklerine sabır ve itidal ile karşılayıp yol gösterebilecek olgunlukta olmalıdır.
4. Bu durumdaki öğrencilerin başarı düzeyini kendi yaşlarında olan düzgülü öğrencilerden beklenenle kıyaslayarak değerlendirmemelidirler. Bu alanda onları öğrenme gizilgüçlerini son sınırına kadar geliştirmeyi alışkanlık haline sokacak biçimde değerlendirip yönetmelidirler.
5. Sınıf çalışmalarındaki tutumları, her şeyi kendileri yöneltmekten çok rahat bir özgürlük ortamı içinde öğrencileri etkin kılacak nitelikte olmalıdır.
6. Bu gibi öğrencilerin gelişimsel özellikleri özel eğitim ihtiyaçları öğretim program, yöntem ve araçları konusunda kuramsal ve uygulamalı bir hazırlık görmeleri de beklenir.
Eğitim ve öğretimin yeterlik ve etkililiğini belirleyen baş etmen öğretmen olduğuna göre bu amaç için seçilecek olanların seçiminde ne kadar dikkatli olunsa yeridir. Çünkü öğretmen bunların yetiştirilmesini en iyi biçimde gerçekleştirebilecek yeterlikten yoksun olursa özel eğitimleri için yapılacak öteki yatırımların boşa gitme tehlikesi vardır.
PROGRAM. Öğretmenin niteliklerinden sonra kuşkusuz eğitim ve öğretimin seviyesini etkileyen faktörlerin başında müfredat programı ve öğretim yöntemleri gelmektedir. Bu hususların da çok üstün yeteneğin özellik ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmesinin yarar ve zorunluluğu ortadadır. Bu konudaki öneri ve uygulamaları ise Galliger şöyle özetlemektedir:
a. Çok üstün zekâlı çocukları, okul gününün belirli saatlerinde, kaynak sınıflarında toplayarak özel çalışmalara yönetmelidir. Başka bir deyişle ister özel sınıf, isterse program zenginleştirme biçiminde olsun, çok üstün yetenekli özel çalışmaları ile öteki öğrencilerle birlikte yapacağı çalışmalar için gerekli olan yeri ve zamanı programlı olarak bulabilmelidir. Kuşkusuz özel okul türdeş yetenek sınıfları gibi tedbirler de olabilir.
b. Müfredat programının kapsamının içerdiği konuların seçiminde ve çalışmaların planlanmasında öğrencilere yeterince sorumluluk verilmelidir.
c. Öğretim çalışmalarında "yaratıcı, yorumlayıcı, değerlendirici ve sorun çözme" niteliğindeki çalışmalara ağırlık verilmelidir. Buna karşılık "ezberlemeye, mekanik tekrarlara" dayanan bilgi ve becerilere daha az zaman ayrılmalıdır.
ç. Öğretimi öncelikle küçük çalışma kümeleri "komite" halinde yürütmek daha uygun olur. Bireysel "inceleme, araştırma, gözlem, kaynak karıştırılıp bilgi toplama, bunları raporlar halinde hazırlama" gibi bireysel etkinlikleri verimli ve başarılı olarak yürütebilecek durumdadırlar.
d. Sınıfın havası, kalıplara öncelik verilen bir biçimcilik yerine ilgi ve isteklere göre serbestçe ve rahatça çalışılabilen bir laboratuvar havasında olmalıdır. Çalışmaların başlama ve bitişlerinde esnek olmak daha yararlıdır.
e. Öğrencilerin çalışmalarını planlama, yönetip uygulama konularında geniş ölçüde sorumluluk almaları yararlı olur. Bu gibi konularda öğretmen komuta veren bir yönetici olmaktan çok yol gösteren bir danışman, bir kaynak kişi tutumunu takınmalıdır.
f. Sınıf kitaplığında "ansiklopedi, sözlükler, atlaslar, bibliyografik yayınlar" gibi her konuyla ilgili olarak sık, sık kullanılabilecek kaynaklar bulunmalıdır.
g. Öğretimde önemli olanı kafalarını alabildiğine bilgi ile doldurmak değil, gerekince bilgiyi hangi yollardan ve hangi kaynaklardan araştırıp sağlayabileceğinin yollarını öğretmektir.
h. imla kuralları, çarpım cetveli, güzel yazı gibi konularda temel becerileri geliştirmeleri için yeterince zaman ayrılmalıdır. Yalnız bu yeterlikleri geliştirme konusunda usanç ve direnç geliştirecek aşırılıklara gidilmemelidir.