Araştırma bulguları incelendiğinde üstün yetenekli çocukların çok fazla soru sordukları, bu soruların bilgiyi derinlemesine öğrenmeye yönelik olarak neden? nasıl? niçin? soruları biçiminde ve çok çeşitli konulara yönelik sorular olduğu sonucu elde edilmiştir. Davaslıgil ve Zeana’ ya (2004) göre üstün yetenekli öğrencilerde en fazla görülen ortak özelliklerden anlama ve yeterlik kazanma düzeyinde derinlik ve öğrenmeye katılımda yoğunluk olduğu bilinmektedir. Webb’e (1994) göre üstün yetenekli çocukların kayda değer düzeyde araştırma, sorgulama ve merak etme gibi özelliklerine bağlı olarak ilgi duyduğu alanlarla ilgili sıkıntı verecek kadar çok soru sormaları kendileri için probleme dönüşebilir. Üstün yetenekli çocukların çok fazla soru sormaları ve bu soruların neden? niçin? nasıl? soruları biçiminde ayrıntılı olması onların içsel özellikleri ile açıklanabilir. Bunun yanı sıra anne babaların, çok fazla ve çok çeşitli konulardaki sorular karşısında yetersiz kaldıkları ve yeterince sabırlı olamadıklarını belirttikleri görülmektedir. Anne babaların verdikleri yanıtlardan çocuklarının tatmin olmaması, tatmin oluncaya kadar soru sormayı sürdürmelerine yönelik açıklamaları onların bu özelliklerini destekler niteliktedir.
Üstün yetenekli çocukların sahip oldukları nitelikler nedeni ile sınıf arkadaşları ve aile üyeleri ile iletişimde çatışma yaşadıkları görülmektedir. İletişim sorunlarının mükemmeliyetçilik, arkadaşlık ilişkilerinde seçicilik gibi nedenlere dayalı olduğu söylenebilir. Stuart ve Beste (2008) üstün yetenekli çocukların yapıları gereği sezgisel ve hassas oldukları için başkaları ile iletişim kurmakta çok zorlandıklarını ileri sürerler. Bu nedenle de çoğunlukla hayal dünyalarına ve düşüncelerine çekilip kapandıkları, girişken olmadıkları için basit şeyler konuşmaktan kaçındıkları ve sonuç olarak doğaları gereği yalnızlıktan hoşlandıkları için bu durumda olduklarını belirtmektedirler. Koçal ve arkadaşlarına ( 2009) göre, çocukların sağlıklı iletişim kurma becerisine yönelik rehberliğe gereksinim duydukları bunun nedeninin ise, öğrencilerin aile ve okul ortamında anlaşılma güçlüğü yaşadıkları sonucu ortaya çıkmıştır.
Üstün yetenekli çocukların örgün eğitimde güçlükler yaşadıkları ve bu güçlüklerin çeşitlilik gösterdiği görülmektedir. Üstün yetenekli çocukların ortak özellikleri, sınıf öğretmenlerinin üstün yetenekli öğrencilerle ilgili yeterince bilgi ve deneyime sahip olmamaları, öğretmen, akran ve diğer velilerle iletişim gibi konularda sorun yaşadıkları görülmektedir. Bunun sonucunda üstün yetenekli çocukların okullarında akademik anlamda başarılı ancak duyuşsal anlamda yeterince mutlu olmadıkları sonucu çıkarılabilir. Örgün eğitimin ve anne baba eğitiminin bir uzantısı olarak değerlendirilebilecek güçlüklerden birinin de çocukların eğitsel çalışma alışkanlıkları ile ilgili olduğu görülmektedir.
Anne babaların sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik nedenlerden dolayı çocuklarının gereksinimlerini karşılamada güçlükler yaşadıkları, bunun yanı sıra üstün yetenekli çocuklarla baş etme becerilerine sahip olmadıkları görülmektedir. Mükemmeliyetçi yaklaşım üstün yeteneklilerin ortak özelliklerinden biridir. Kendilerinden ve çevresindeki kişilerden yüksek beklentiye girerler. Bunun sonucunda aşırı mükemmeliyetçidirler ve üzülebilirler (Webb, 1994). Stuart ve Beste’ye (2008) göre mükemmeliyetçi özellikleri nedeni ile üstün yetenekli çocuklar başkalarından beklentilerinde genellikle aradıklarını bulamazlar ve mükemmele doğru bir çekim gücü onların çoğunlukla yalnız kalmalarına neden olur. Davaslıgil’e (2000) göre ise, bu eğilim gelişme ya da sorun üreten bir özelliktir. Çocuk diğerlerine odaklanmışsa, genellikle yersiz beklentilere, hayal kırıklığına ya da nefrete sürüklenebilir.
Üstün yetenekli çocukların ortak özelliklerinden kendi potansiyelinin farkında olma niteliği ile ilgili olarak “Kendini özel ve farklı görme.” gibi açıklamaların yer aldığı görülmektedir. Stuart ve Beste (2008) yaşıtlarının çok ilerisinde potansiyelleri olduğunu bilen üstün yeteneklilerin hissettiklerini ve bildiklerini açıklayamamanın ya da bir yolunu bulup göstermemenin sıkıntısını yoğun bir şekilde yaşadıklarını ileri sürerler. Elde edilen sonuçlar çocukların bu özellikleri nedeni ile iletişim sorunları yaşadıkları yönündedir.
Bilim ve sanat merkezi ve merkeze devam ile ilgili yaşanan güçlükler incelendiğinde en fazla yer verilen sorunun ulaşım olduğu görülmektedir. Çocukların okullarına ek olarak merkeze ulaşımları aileler için daha fazla ekonomik yük, onlar için ise daha fazla zaman ve enerji kaybı olarak görülebilir. Çocukların servis görevlileri ile geçirdikleri süre ve etkileşim göz önünde bulundurulduğunda bu görevlilerin bilinç ve eğitim düzeylerin önemi ortaya çıkmaktadır. İkinci sıklıkta yaşanan sorunun ise, merkeze devam ile ilgili olduğu görülmektedir. Çocuklar Bilim ve Sanat Merkezine haftada üç gün devam etmektedirler. Öğretim yılı içerisinde çocukların okullarına paralel olarak böyle bir etkinliği sürdürmekte zorlandıkları gözlenmiştir.
Bilim ve sanat merkezinin bina ve donanım sorunları anne babaların somut olarak gözleyebildikleri eksiklikler arasındadır. Çocukların eğitiminde önemli rol oynayan bu merkezlerin yüzeysel ve geçici çözümlerle varlıklarını sürdürmeleri yanlıştır. Eğitim öğretim sürecinin iyi planlanması ve bu konuda görev alan eğitimcilerin daha iyi donatılması gerekliliği kendini göstermektedir.
Anne babaların çocuklarıyla ilgili yaşadıklarını belirttikleri güçlükler arasında öğrencilerin örgün eğitimlerinde karşılaştıkları sorunların çeşitliliği ortaya çıkmaktadır. Anne babaların beklentilerinin en yoğun olduğu güçlüğün çocuklarının eğitimlerine yönelik beklentiler olduğu görülmektedir. Bu öğrencilerin neredeyse ilköğretimin tüm öğeleri ile ilgili güçlükler yaşadıkları görülmektedir. Bunlar en genel anlamda, sınıf öğretmenlerinin ve okul idarecilerinin yetersizlikleri, eğitim programları, öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilememesi, öğrencilerin girmek zorunda oldukları merkezi sınavlar, okulların üstün yetenekli öğrencilere yönelik alt yapıya sahip olmamaları olarak sıralanabilir.
Anne babaların beklentilerine yönelik bulgular incelendiğinde, Bilim ve Sanat Merkezi ile ilgili beklentilerinin yüksek olduğu sonucu elde edilmiştir. Merkezdeki eğitim öğretim süreci ve merkeze devam, merkezin donanımı, yeri ve ulaşım konularında beklentilerinin olduğu görülmektedir. Bu sonuç aynı zamanda Bilim ve Sanat Merkezinin gözlenebilen eksiklikleri olarak değerlendirilmelidir.
Sonuç ve Öneriler
Üstün yetenekli çocuğu olan anne babaların üstün yetenekli çocukların ortak özellikleri, örgün eğitimlerinde ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilememe gibi sorunlar karşısında güçlük yaşadıkları görülmektedir. Çocukların bilim ve sanat merkezine devamları ile ilgili olarak ise ulaşım, donanım eksikliği, merkeze devam, zaman yönetimi ve merkezdeki uygulamalara ilişkin güçlüklerle karşılaştıkları sonuçları elde edilmiştir. Bu araştırma sonuçlarına yönelik aşağıdaki önerilerde bulunulabilir.
Üstün yetenekli çocukları olan anne babalara üstün yetenekli çocukların ortak özellikleri tanıtılabilir ve bu özelliklerle baş etme becerileri kazandırılabilir.
Üstün yetenekli çocukları olan anne babalar dinleme, iletişim, zaman yönetimi ve sosyal becerilerin kazandırılmasına yönelik eğitilebilir.
Üstün yetenekli öğrencilerin ortak özellikleri göz önünde bulundurularak örgün eğitimdeki gereksinimlerini gidermeye yönelik çabalar artırılabilir.
Bilim ve Sanat Merkezlerinin gözlenen eksikleri giderilebilir.
Üstün yetenekli öğrencilerin eğitimi kapsamında aileleri bilgilendirecek seminer, film, kitap, afiş, broşür gibi materyaller sağlanarak ailelere ulaşabilmek için resmi ve sivil toplum örgütlerinden yaralanılabilir.